banner798
1 Haziran 2013  cumartesi sabah 09,30 da  , Bafra Musıki Derneği Başkanımız Namık Anarat öncülüğünde , Fotoğraf Kulübü  Başkanı emile Çelebi , üyelerden Türkan Karaboğa,Hakime Küçük, Nazım Zengin,Rızvan Kaynak,Nihat Ünal, Mevlüt Deniz ,Nuh Ak ,Nuran Güngör ve ben Bafra Belediyesi çalışanlarından Ayşegül Coşar ,Leyla Akyıldız,Hülya Onur ,misafir olarak aramızda bulunan Nevra Zaimoğlu ,Hatice Nur Yılmaz ve şoförümüz İsmail Demirel  eşliğinde Bafra’dan  yola çıktık .

Güzergah olarak    Sinop yolunu  seçtik . Gızlan dağ giderken gördüğümüz yerlerden biri oldu . Çerçi civarına geldiğimiz.Vezirköprü’ye yaklaştığımızda   yolun  iki tarafında ayçiçeği tarlaları ile karşılaştık .  Vezirköprü’ ye  ulaştığımızda önce Taşhan’a  gittik , arkadaşlar odalarına yerleşti .  Ben de  gelmişken  Vezirköprü’de öğretmenlik yapan  amcamın oğlu Kenan , eşi Nuran ve  yeğenim Dila’ yı göreyim diye onlarda kalmaya karar verdim. . Yerleşme bittikten sonra Taşhan’dan ayrıldık şehri dolaşmaya başladık .

Bu gezide bizlere  Vezirköprü’de  yaşayan  ve şehrin  geçmişi ,kültürü , tarihi  . corafi  özellikleri gibi  her türlü bilgiye sahip olan Sayın Baha Kalaycıoğlu rehberlik yaptı .  Onun eşliğinde gezimize başladık .Taşhan  dahil , yakın çevre  tarihi eserlerle dolu .Saat Kulesi , Bedesten, İç Bedesten’de tek direk üzerinde  dört  kubbeli bina,  Taş Medrese , Namazgah Camii , Tacettin Paşa( KURŞUNLU )  Bu kubbenin minaresindeki  kurşunun  Kurtuluş Savaşında cepheye gönderildiği anlatıldı ) Köprülü Mehmet Paşa Cami ,Kale Camii,Kale Hamam , Çifte Hamam  bunlardan bir kaçını oluşturuyor. Hamamların yapım nedenine dayalı bizlere anlatılan anlatılan   hikayeyi  aktarmak isterim . Köprülü Mehmet Paşanın  eşi Ayşe Hanım için cami  yapılırken  kendisi bizzat başında işçilerden birinin ara sıra ortadan kaybolduğunu görünce nedenini sorar . Hava sıcak olduğu için çalışırken terlediğinden  yıkanmak için gittiğini  çalışmak zorunda olduğundan gidip  geldiğini söyler . Bunun üzerine Ayşe Hanım hemen hamam ve tuvalet yapılmasını ister. 

Şehrin özellikle merkez ve civarı binaları ile , insana sanki tarihi bir film içindeyiz  duygusu yaşatıyor . Şehrin merkezinde restore edilen 128 bina  insan zaman ötesine taşıyan en etkin görüntüleri yansıtıyor . Gezdğimiz yerlerden birisi de şehir kütüphanesi idi . Fazıl Ahmet Paşa tarafından yaptırılan  bir odası kütüphane olarak kullanılan Taşmedresenin günümüzde tamamı , el yazması kitaplarında bulunduğu bir kütüphane olarak hizmet veriyor. Kütüphane de iç avludan geçtikten sonra  arka odalardan birinin tavan ışıklandırma camlarından biri üzerine  yapılmış  vitray çalışma çok dikkat çekici idi .  
Daha sonra Şahinkayası Kanyonunu  görmek için yola çıktık .  Rehberimiz Baha Kalaycıoğlu,  Oymaağaç köyü civarında  Hititlerin kutsal kendi Nerik yer altı şehrinin olduğu yerde  kazı çalışmalarının yapıldığını anlattı . Daha sonra  kısa bir minibüs yolculuğunun ardından bizi kanyona  götürecek  kayığa  bindik   ilerlemeye başladık .  Kayığa binmeden önce yanımıza semaver çayı alındı . Hafif bir rüzgar ve  ara sıra atıştıran yağmurlu bir havada  çay yudumlayarak  kıyıdan uzaklaşmaya başladık . kanyona yaklaşırken  hepimizin yüzlerinde şaşkınlık ve hayranlık dolu bakışlar  oluşmaya başladı . Şahinkayası Kanyonu  sanki  Altınkaya Baraj Gölü’nü  ikiye bölen bir doğa mucizesi . Rehberimiz Baha  Kalaycıoğlu beyefendi  kanyonun  350 metre yükseklikte olduğunu belirttikten sonra   bölgeye ait diğer   özellikler hakkında bilgiler vermeye devam etti .


Kayıkta,  Şükrü Şahinoğlu  , Nurettin Salgın , Enes Salgın  kaptanlık ve çay servisi ile sorumlu olarak ve belediye sosyal işler sorumlusu Ruhi Dursun  beyler  kanyon gezisinde bizlerle oldular .En heyecanlı anları kanyona yaklaşırken yaşadık . Bol bol fotoğraf çekildi  . Bu doyumsuz görüntüler eşliğinde geçen zaman hafızalarımıza kazındı . Gezi sonu tüm arkadaşlara teşekkür edip kıyıdan tekrar minibüsle  Taşhan’a  döndük  . Akşam yemeğinin ardından  bizlerle sohbete gelen belediye başkanı Sayın   İbrahim Sadık Edis ,şehirde restore edilen evlerin yapım aşamaları ile ilgili resmi süreçle ilgili bilgiler  verdi . Çay eşliğinde sohbetin ardından  sabah kahvaltıda görüşmek üzere  ayrıldık .

Günün yorgunluğunu attığımız gecenin sabahında Taşhan’da kahvaltıda buluştuk arkadaşlarla . Bizlere  Vezirköprü belediye başkanı Sayın İbrahim Sadık Edis ve eşi hanımefendi  kahvaltıda eşlik ettiler . Bilinen kahvaltı çeşitlerinin yanında yöreye ait katık böreği masada yerini almıştı.Katık böreği içine yarma, semiz otu ve süzme yoğurt konularak yoğrulan bir hamurdan hazırlanan bir börek . Diğer oraya özgü bir yiyecek haşhaşla yoğrulan hamurdan açma yağlı ekmek benzeri  yiyecekler bizlerin kahvaltı tercihinde öncelik  oldu . Keyifli bir sohbetin ayrı bir lezzet kattığı bu kahvaltının ardından o gün bizlere katılan Canan  Mümtaz  çifti geldikten sonra  Kuduz Yaylasına gitmek üzere yola çıktık .

Kunduz Yaylası Vezirköprü’nün   52 km  uzaklık ve 1600 metre  yükseklik te  , doğallığını koruyan  cennet  bir köşesi  . Yaylaya  yaklaşırken dahi yükselen ağaçlar  ve yemyeşil  doğası ile  nefes  alırken   temiz hava  hemen hissediliyor.Yaylaya gelince  büyük bir meydan çıktı karşımıza  . Etrafı yüksek ağaçlarla çevrili  bir kıyısından ırmak akan yemyeşil bir alan .  Burada insanlar için maslar ve sandalyeler var.  Bizlerde birkaç masa birleştirip oturduk  bir süre dinlendikten sonra etrafı dolaştık.Bu arada semaver çayı demini alıyordu . Açık havada üstelik böyle muhteşem bir yaylada çay yudumlamak ayrı bir keyifti . Giderken yanımıza aldığımız yiyeceklerden de atıştırdık çayımızla birlikte . Bu meydanın akan ırmak karşısındaki ağaçların diplerinde  belli aralıklarla kuzu çevirmek için yapılan pişirme yerleri var . Hafif oyuk taş  bir alanda   yakılan ateşte  demir bir çubuğa geçirilen kuzu  3 saat süreyle çevrilerek pişiriliyor Pişerken de meydanı iştah açıcı bir koku  yayılıyor .  Kunduz Yaylası ,çok eksik kalır ama şöyle özetlenebilir ; bir yanda masmavi gökyüzüne  uzanan ağaçlar ,bir yanda şırıl şırıl akan ırmak  , kuş  sesleri , çiçekler , top oynayan çocuklar semaver çayı eşliğinde  dinlenen insanlar …Daha sonra Kunduz Yaylasındaki Geyik Üretme Çiftliğine  gittik .

Çiftliğin bekçisi  1000 dönüm arazi  üzerinde  30 tane geyiğin  7-8 yaşına kadar  beslenip ormana  salındığını,geyi klerin her yıl boynuzlarının düştüğünü  ve 2 -3 ay içerisinde yeniden büyüdüğünü  anlattı  Dinlediğimiz  bilgilerden sonra   hepimizi  geyik görebilmenin heyecanı sardı . Bekçi  geyiklerin  sesten ürktüğünü  söyleyerek  , sessiz olmamızı  istedikten sonra  çitliğin içine doğru seslenip yem atınca karşıdan geyikler görünmeye başladı . Hepimiz çocuk coşkusuyla izledik ve fotoğraf çektik . Geyiklerin ve eşsiz güzellikteki  görüntülerin bizlere yaşattığı mutlulukla dönmek üzere yola çıktık . Dönüş  yolumuz üzerinde bir  dinlenme parkında yediğimiz kuzu pirzolasının tadı damağımızda  ve sağanak yağmurlu  bir havada  döndük   Bafra’ya . Bu  güzel  gezide  bizleri ağırlayan ve ilgilenen Belediye Başkanı Sayın İbrahim Sadık Edis ve eşi,  Sayın Baha Kalaycığolu , Taşhan yetkilileri  olmak üzere  tüm arkadaşlara teşekkürlerimizi iletiyoruz.
Sevgiyle Kalın  
Hoş Kalın  
FATMA HATUN ESEN 
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.