Öne Çıkanlar Samsun master
banner797

Tüm Yönleriyle Biyokütle Enerji Yazı Dizisi – 2. Bölüm
banner852

Samsun’un Çarşamba ilçesinde kurulumuna başlanmasıyla kamuoyunun gündemine gelen biyokütle enerji santralinin, dünyada ve Türkiye’deki yerini ‘yenilenebilir enerji özelliği’ fosil yakıtlara alternatif olmasıyla ‘dünyada desteklenen yenilebilir enerji enerji yatırımları arasında ‘biyokütlenin yıldızını parlattı’ .

Rusya’dan gelen ve Ünye bölgesinde karaya çıkan mavi akım boru hattının devreye girmesiyle Samsun’un artık ülkedeki rolü belliydi. Bir enerji koridoru haline geleceği, Aşikar olan kentimiz ve çevresi Türkiye’nin enerjideki açığını kapatacak enerjinin kuzeydeki kapısıydı. Mavi Akım hattının kurulmadığı yıllarda Tekkeköy’de kurulan mobil santralle başlayan Samsun’daki santraller serüveni, çok ses getirmişti. 6 numaralı Fuel-Oil yakacak olan enerji santralinin kurulmaması için kent büyük bir mücadelenin içine girmişti. Fosil yakıtların yakılmasıyla elde edilen enerji üretiminde, çevre kirliliği açısından yine bir fosil yakıt olan kömür ve Fuel-Oil’e rağmen çok daha temiz bir yakıt olan doğalgaz kullanımına geçti Tekkeköy’deki mobil santral.

MAVİ AKIMLA BİRLİKTE SAMSUN’DA ÇOK ŞEY DEĞİŞTİ

Sonrasında dev teknolojik markaların yeni nesil filtreleriyle, bacalarından çıkan gazı en aza indirmek için tüm teknolojik değişimlerini yaparken, en azından çevresel etki açısından da kömür ve petrol kullanan santralleri geride bıraktı Samsun. Enerji olan doğalgazın devreye girmesiyle ‘çevresel etkiler açısından’. Doğalgazla Samsun ve hatta Karadeniz, sonrasında iç Karadeniz ve İç Anadolu’ya uzanan boru hatları, yaşamları daha kolay hale getirirken, beraberinde enerji koridoru seçilen Samsun ve iç bölgelerdeki illere de santralleri taşımıştı. BAKIR VE AZOT FABRİKALARI UNUTULMAZLAR ARASINDA Bu arada bölgeyi 10 yıllarca kirleten Azot ve Bakır fabrikalarını da unutmamak gerekir elbette. Tekkeköy’de çevreye büyük zararlar veren fabrikalar da kirli yatırım sürecini doğalgazın devreye girmesiyle ve teknolojik filtreler kullanmak suretiyle zaman içinde günümüzde kullandığı seviyeye getirdi. Mobil santralin doğalgazlı yakıta dönüşümüyle başlayan Samsun’daki santraller serüveni sonrasında Terme ve Tekkeköy’de, adeta bölge bir enerji koridoruna dönüştü. Bu arada Terme’de Çinli bir firmanın kömür yakıtlı santral kurmasına izin verilmedi. Ancak yenilenebilir enerji kapsamında olan ve birçok Avrupa ülkesinin teşvik ettiği, yakıtını tarımsal atıktan sağlayan bölge halkına, çiftçiye, besiciye ye katkı vereceği öne sürülen biyokütle enerji ile tanımakta nasipte varmış bölge insanım adına.

SAMSUN’DA YAŞANAN TARTIŞMANIN NEDENİ NE?

Yeşil enerji denilince akla gelen rüzgar, güneş ve biyokütle enerji santralleri bir çok yerde ülke ekonomisi ve kuruldukları yöreye katkılarıyla bilinirken, Samsun’da yaşanan ‘yararlı-zararlı’ tartışmasını, araştırarak, yerinde görerek, bilimsel bakış ve tarafların görüşlerine de yer vererek masaya yatırmak istedik birazda… TÜRKİYE’DE BİRÇOK YERDE BİYOKÜTLE SANTRALİ VAR! Konya, İstanbul, Antalya, Çanakkale, Adana, Ankara, Balıkesir, Çorum Mecitözü ve Aydın gibi birçok ilde ve dünyada 5 bine yaklaşan biyokütle santrallerinin kurulduğu yörede tepki görmemesi, hatta bölge yerel yönetimlerinin ve halkın yatırımı desteklemesi, çok kez düşündürdü beni. Hem yöre halkına da önemli katkısı olduğunu gördüm. Yerel yönetimler ‘biyokütle santrallerini’ desteklediği gibi, santral çevreleri yemyeşil tarım arazileriyle çevrili.

ÇİFTÇİYE TARIMSAL ATIKTAN EK GELİR

Seracılıkta önemli katkılar sunuyor üreticiye biyokütle santralleri. Çiftçi tarımsal atığını tarlasından direk satıyor ve elini sürmeden ‘anız diye yaktığı’ toprağın ekolojik dengesini bozmak yerine ‘bütçesine katkı alıyor’. Peki Samsun acaba neden böyle bir tartışmanın içine girdi; merak ettik, araştırdık. Ve edindiğimiz bilgileri sizlerle paylaşırken, hiçbir detay atlamamak istiyorum. Ve daha da önemlisi, yöre halkımızla, bir zamanlar ortak yaşamlarımızdan da kesitler vermeye ‘hafıza tazelemek adına’ yer veriyorum yazımda.

BİR BARDAK SUDA FIRTINA MI YOKSA BÖLGEYE KATKI MI?

Sonuçta ortak paydamız olan Samsun’un menfaatleri açısından kişisel çıkışlar yerine toplumun ve bölgenin kazanımları noktasında sizler için doğru bilgilendirme yapmak en önemli görevimiz. Bir bardak suda fırtına mı koparılıyor, yoksa gerçekten ‘biyokütle enerji bölgemize katkı mı sağlayacak’, ‘Tüm yönleriyle biyokütle enerji’ nedir, dizi yazımıza bulacaksınız, umuyorum.

NE GÜNLER YAŞADIK, NE KİRLİ BACALAR GÖRDÜK

Doğup büyüdüğüm Aşağıçinik köyünün sınırları, Tekkeköy’ün şehir merkezinin bitimiyle başlar, Büyükşehir Belediyesine ait Selahattin Ereren Su Arıtma tesislerinin bulunduğu alanda son bulur. Tekkeköy ovasının yamacında dört mahalle üzerinde kurulmuştur. Panoramik bir deniz manzarası vardır. Büyükşehir yasasıyla birlikte kaybetmiş olsa da bir zamanlar belediyeye bile sahip büyük bir köy olduğu için nüfusu 2 binin üzerindedir. Toprakları da çok verimlidir. Her evin önünde traktör vardır bir kere. Köyde otomobili olmayanların sayısı, otomobil sahibi olanlardan daha azdır. Bir zamanlar tütün tarımı yapıldığı için, köy halkı, Samsun’un bazı köylerinde yaşayanlara oranla varlıklı sayılırlar. Buna rağmen köy halkının mutlu olduğunu sanıyor olabilirsiniz. Ve fakat Fena halde yanılırsınız. O zenginliğe ve panoramik deniz manzarasına rağmen köyde yaşayanlar mutsuz. Bunu nereden mi biliyorum. Köyden kente göçeli 52 yıl olmuş ama aileden yakınlarım ve çocukluk arkadaşlarımın yaşıyor hala o köyde. Bunca güzel özelliğe rağmen köy halkı neden mutsuz olabilir? Önemli bir soru. Köyüm için ‘’Tekkeköy ovasının yamacında kurulmuştur’’ dedim ya. Mutsuzluğun sebebi budur işte. Allah selamet versin, birinin yapımına başlanırken babacığımın kazma kürekle çalıştığı bakır ve azot fabrikalarının bacalarının tütmesiyle başladı her şey. İki baca zehir kustu yıllar öncesi, doğalgaz kullanımına kadar.. Yakıt olarak atık olacak nitelikte fuel oil kullanıyorlardı. Çalıştıklarında simsiyah bir duman kaplardı etrafı. Tarlalarda tütünler zehirlendi. Bahçelerdeki sebzeler de öyle. Doğru dürüst filtre sistemleri de yoktu 2000’li yıllara kadar. Zehir gibi çökerdi o duman üstümüze. Sonrasında yukarıda da belirttiğim gibi yakıt olarak doğalgazlı sisteme geçildi ve yüksek teknolojili filtre sistemleriyle çevreye zararları en aza indirilmeye çalışıldı. ‘‘Gelen mala gelsin, önemli mi ki’’ diye düşünülebilir. Çok haklısınız. Ama o dönem filtresiz bacalardan çıkan gazlar, simsiyah görüntüleriyle ve boğazı yakan kokularıyla insan hayatına da zarar verdi. Köyde birçok kişi hastalıkla mücadele verdi. İleri yaşta olanlar halen o günlerin acısını vücudunda çekiyor. Ailemden de biliyorum.

HAVASI KİRLETİLEN SAMSUN MÜCADELESİNİ DE VERDİ

Bu musibete tek başına azot ve bakırın sebep olduğunu söyleyemem elbette. Samsun havası en kirli bir şehirlerden biri oldu. Bakır ve azot fabrikalarının kurulmasıyla başlayan havamızın ve doğamızın kirletilmesi süreci Fuel-Oil’le ve kömürle çalışan mobil santrallerin ve Tekkeköy’deki fabrikaların çoğalmasıyla ve denetimsizliğiyle doruk noktaya ulaştı. Ancak sonrasında doğalgazın giriş noktası olan Samsun’da tüm fabrikalar ve santraller ‘dönüşüm gösterdi ve doğalgaz yakmaya başladı.

BEYAZ ÇEMBERLİ BACILAR ÇİNLİ KÖMÜRCÜYÜ YENDİ

Terme’de yukarıda belirttiğim gibi OMV’nin kurduğu doğalgaz santralinden sonra Çinli bir firma kömür santrali kurmaya çalıştı ancak, yörenin halkı kömürün ‘yenilebilir enerji kaynaklarından olmadığından’, ‘beyaz çemberli bacıları’ diye bir eylem başlatarak, kömürün siyahına karşı ‘temizliği ifade eden’ beyaz çemberiyle o girişimi engelledi.

DÜNYADA KABUL GÖREN BİYOKÜTLEYİ TANIMAK GEREKİR

İşte o nedenle ‘yenilebilir enerji kaynaklarından olan biyokütle santrallini önemsiyorum ve ‘sizin, bizim için araştırma gereği duydum’. Çünkü Samsun’daki termik santrallerin de ‘fuel-oil’den, doğalgaza dönüşümünü içeren enerji serüvenini düşününce, dünyada kabul edilen, yaygınlaşan, hatta teşvik edilen ‘biyokütle enerji santrali’ kirli bacalarla büyümüş biri olarak ilgi alanıma girdi. Hepimiz biliyoruz ki; Her şeye karşıyız mantığı ile bir yere varmak mümkün değil. Çünkü fosil yakıtlardan olan petrol ve kömürün dünyada kullanımı, sanayileşme, evde, işyerlerinde enerji kullanımın artması, sanayide ve insan hayatında pozitif gelişimi beraberinde getirirken, küresel ısınmanın da etkileriyle oluşan çevre kirliliği enerji üretiminde yeni bir kaynak arayışına yöneltti. Peki nedir bu kaynak? Rüzgar, güneş ve sonrasında yine yenilebilir enerjilerden olan biyokütle enerjisi, diyor bağımsız bir çok bilim adamı. Öneriyor, teşvik ediyor. Ekolojik ve sürdürülebilir temiz bir çevre için ‘gerekli olduğunu söylüyor. Önümüzdeki günlerde bilimsel açıklamaları, görüşleri de sizlerle paylaşacağım.

TÜRKİYE’DE BİRÇOK İL TANIŞTI ENERJİ ÜRETİMİ SÜRÜYOR

Tüm dünyanın tanıştığı, kurulumu için destek verdiği, ülkemizde de yaygınlaşmaya başlayan Konya, İstanbul, Antalya, Çanakkale, Adana, Ankara, Balıkesir, Çorum Mecitözü ve Aydın gibi birçok ilde kurulan biyokütle enerji, bu nedenle önemsiyorum gerçekten. Amacım kesinlikle ‘niye karşı çıkılıyor deyip kestirip atmak değil’, beni tanıyanlar bilir, hiçte tarzım değildir. Ama tanınmasından ve olumlu olarak da tartışılmasından yana olduğumu söyleyebilirim. Çünkü; Gelişmiş ülkelerde çoğunluğu olmak kaydıyla dünyada 5 bine yaklaşan biyokütle santrallerinin kurulduğu yörede tepki görmemesi, hatta bölge yerel yönetimlerinin ve halkın yatırımı desteklemesi düşündürücü. Ve incelemeye değer. Samsun acaba neden böyle bir tartışmanın içine girdi; merak etmek ise bir gazeteci olarak görevim. ALMANYA’DA 1100 BİYOKÜTLE SANTRALİ OLMASI İLGİNÇ DEĞİL Mİ?

Fosil yakıtlar yerine ‘yenilebilir enerji olan tarımsal atıkların’ yakıt olarak kullanıldığı biyokütle enerji artık yaşamımıza katıldığına göre, ‘onunla en yakından tanışmak gerektiğine’ inananlardanım. Almanya gibi bir ülkede 1100’e varan biyokütle santral sayısı, sanırım hepimizin dikkatini çekecektir. Ben bu konuda günlerdir, ‘google’yi tarıyorum. Okudukça da şaşırıyorum inanın. Sürekli yenilenen tarım alanlarında oluşan atıklarla devamlılığını koruması, fosil kökenli yakıtlara ihtiyaç duymaması, ‘Samsun’da santrallerden sıkıntı yaşamış bir yörenin insanı olarak ta ilgilendiriyor beni.

ÜLKEMİN ELEKTRİK ENERJİSİNE İHTİYACI VAR ‘O ZAMAN TEMİZ ENERJİ’

Türkiye büyüyor ve gelişiyor. Zaaflarımıza rağmen, Adriyatik denizinden, Çin Seddi’ne kadar uzanan bölgede üretim yapabilen tek ülkeyiz. Fabrikaların çarkları dönmeli. Bunun için enerjiye ihtiyacımız var. Yeşilyurt AŞ’nin Ark Ocağı gibi bir işletmenin Samsun şehir merkezinin aydınlatılmasına yetecek kadar enerji tükettiğini düşünürsek, sanayinin ihtiyaç duyacağı elektrik enerjisine duyulan ihtiyacı varın siz düşünün. O zaman dünyanın birçok ülkesinin desteklediği ve kurulumunu hızlandırdığı biyokütle enerjiyi daha iyi tanımak gerekmek mi?

FOSİL YAKITLARA ALTERNATİF TARIMSAL ATIKLAR DÖNEMİ

Biyokütle elektrik santralleri sayesinde bölgedeki atık madde miktarı azalıyor, tarımsal atıklar kontrol altına alınarak, düzenli olarak sağlıklı bir yakıta dönüşüyor. Peki o zaman enerji üretiminde fosil yakıtlara karşı alternatif olmasında sorun ne? Çevre kirliliğine yol açmadığı gibi, yangınlara yol açan anızlara da son verdiğine göre; Biyokütle enerjiyi iyice tanımamız gerekiyor ve kurulumu yapılan yerlerdeki ‘bölgeye ve ülkeye katkılarını’ masaya yatırmak görevden daha çok bir ödev. Aynı zamanda tarımsal atıklar hem çiftçiye hem de milli ekonomiye katkıya dönüştürmesi ise ‘işsizlikten kırılan Samsun’umun köyden kente göçü önlemesinde belki de ‘bir katkı unsuru haline gelecek’ O zaman ‘Her yönüyle araştırmaya ve sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz? AZOT VE BAKIR’LA YILLARCA FUEL-OİL YAKTI Yıllarca Bakır ve Azot fabrikaları bir dönem yıllarca Fuel-Oil’le çalıştı ve Tekkeköy’e büyük zarar verdi. Sonrasında doğalgaz yakıtına geçerek, teknolojik filtrelerle çevreye zararını en aza indirgedi. Mobil santral olarak başlayan Tekkeköy’deki santral da doğalgaza geçti ve yeni nesil filtre sistemiyle faaliyetini sürdürüyor.

TARIMSAL ATIKLAR ÇİFTÇİYE GELİR OLDU

Tekkeköy ilçesi kirleten yatırımlardan çok çekti. Tarım zarar gördü. Biyokütle enerjinin bulunduğu illerde ise ‘tarıma tam tersi’ katkı vermesi oldukça yaygın bir düşünce. Çiftçiler ‘tarımsal atıklarından para kazanıyor’. Ayrıca anız son buldu. Konya, İstanbul, Antalya, Çanakkale, Adana, Ankara, Balıkesir, Çorum Mecitözü ve Aydın gibi bir çok ilde biyokütle santralleri devrede ve bölgeye katkısıyla biliniyor. BİYOKÜTLE KÜRESEL ‘YENİ BİR ARAYIŞ’

Küresel ısınmanın da etkileriyle oluşan çevre kirliliği enerji üretiminde yeni bir kaynak arayışına yöneltti. Rüzgar, güneş ve sonrasında yine yenilebilir enerjilerden olan biyokütle enerjisi ‘dünyanın yeni ve yenilebilir enerji alanı’.

SANTRAL ÇEVRESİNDE YEMYEŞİL ALANLAR

Biyokütle santrallerinin çevresinde görülen yemyeşil tarım alanları aslında çok önemli bir gösterge. Peki zarar veriyorsa, nasıl oluyor da, hemen yanı başında tarımsal alanlar boy gösteriyor ve yeşil bir doğa görüntüsü oluyor. İşte ezber bozan araştırmayı da bu nedenle yaptım. Çünkü bu kent kirli yatırımlardan çok çekti.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner877

banner876