Öne Çıkanlar Samsun bafra

Başbakan Yıldırım: Şehitlikte sınıflama olmaz

Binali Yıldırım, "Şehitlikte sınıflama olmaz, bunu kaldırdık. Bütün şehitlerimiz omuz omuza çarpışarak şehadet şerbetini içiyorsa, şehitliklerde de yan yana huzur içinde yatmaya devam edecekler" dedi.

Erzincan Belediyesi önündeki Atatürk Anıtı'nda düzenlenen 'Gaziler Günü' törenine Başbakan Binali Yıldırım, eşi Semiha Yıldırım, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Vali Ali Arslantaş, Milletvekilleri Ak Partili Sebahattin Karakelle, Serkan Bayram, Belediye Başkanı AK Partili Cemalettin Başsoy, Muharip Gaziler Erzincan Şube Başkan Yardımcısı Murat Dağaşan, kurum müdürleri, gaziler katıldı. Törende bir konuşma yapan Başbakan Binali Yıldırım, gaziliğin şehitlikle eş değer olduğunu bildirdi. 'Ya gazi ol ya şehit' diye dualarla cepheye gidildiğini hatırlatan Binali Yıldırım, şunları söyledi:

"Nasip işidir. Şehit olmak ister, gazi olursunuz ama ikisi de birbirinden mukaddes bir vatan görevidir. Vatan görevini yapmış olmanın büyük ödülü bazen şehitlik, bazen gaziliktir. Gazilerimiz bizim baş tacımızdır. İnancımıza göre şehitlerimiz 'ölü değil' diridir. Onlar bizim gönlümüzün en müstesna yerinde yer almaktadır. Tarih boyunca bu toprakları bize vatan yapan gerek. Kafkas cephesinde, gerek Balkan'da, gerek Yemen'de gerek Anadolu'nun bir çok köşesinde kahramanca mücadele eden geleceğimizi, istikbalimizi koruyan ve bu toprakları bize emanet eden şehitlerimize, gazilerimize ne kadar şükretsek, ne keder baş tacı etsek azdır."

Genç kuşakların yetişirken vatan sevgisini, gaziler ve şehitlerden özümsediğini vurgulayan Yıldırım, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin, milletin bağımsızlık, demokrasi, bayrak ve vatanına ne kadar önem verdiğini ve ne kadar sahip çıktığını bir kez daha gözler önüne serdiğini söyledi. Başbakan Yıldırım, şöyle dedi:

"Silahlı kuvvetlerimizin asker elbisesi içine bürünmüş alçak terör unsurları maalesef ülkemizde demokrasiyi yok etmek, millet iradesini sona erdirmek için başlattıkları kalkışmaya en sert cevabı milletin kendisi vermiştir. Tankın, topun, tüfeğin, uçağın karşısına göğsünü siper etmiş bu uğurda şehit, gazi olmuştur. Ama bu bayrağı hainlere teslim etmemiştir. Ay- yıldızlı bayrağı yere düşürmemiştir. Vatan toprağının her karış toprağını gözü gibi korumak için mücadele eden bölücü teröre karşı şehit ve gazilerimiz var. Hem FETÖ, hem bölücü teröre karşı fedakarca mücadele eden, hayatlarını ortaya koyan bütün güvenlik güçlerimize, askerimize polisimize, köy korucularımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Bu uğurda şehit olan bütün kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Gazilerimize hayırlı uzun ömür diliyoruz."

Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak şehitlerin emanetine ve gazilere gözleri gibi bakmak, onları baş üstünde taşımanın önemine işaret eden Başbakan Binali Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bağımsızlığın bedeli büyüktür. Bazen can verirsiniz, bazen gazi olursunuz ama bu topraklara namert eli, ayağı değdirmezsiniz. İşte Türk milleti böyle bir millet. En zor şartlarda bile kendi geleceğini, istikbalini, kendi kaderini yüreğinden, bağrından çıkardığı aziz milletiyle teminat altına alan müstensa uluslardan bir tanesidir. Bir çok düzenleme yaptık. Şehit ve gazilerimizle ilgili ne yapsak azdır. Daha fazlasını yapacağız. En son yaptığımız düzenleme şehitlerimiz için. Her biri için ayrı şehitlik hazırlanıyor. Polis için, asker için, siviller için ayrı şehitlikler. Şehitlikte sınıflama olmaz, bunu kaldırdık. Bütün şehitlerimiz omuz omuza çarpışarak şehadet şerbetini içiyorsa, şehitliklerde de yan yana huzur içinde yatmayla devam edecekler. Rabbim bu ülkeye kaşı kötü planlar içinde olanlara fırsat vermesin. Askerimiz, polisimiz, korucularımız ülkemizin bağımsızlığının geleceğinin teminatıdır. Gece gündüz demeden sınır boylarında yurdun her köşesinde milletimizin huzuru ve güvenliği için canla başla mücadele etmektedirler. Allah onların bu gayretlerinde yardımcısı olsun."

Başbakan Yıldırım; Gençlerimizi beğenmeyen bazı çok bilmişler, 15 Temmuz'da neleri yapmaya muktedir olduğunu gördü

BAŞBAKAN Binali Yıldırım, Erzincan'da yeni öğretim yılının açılış törenine katıldı. Gençlerin Türkiye'nin geleceği olduğunu hatırlatan Yıldırım, "Gençlerimizi beğenmeyen bazı çok bilmişler 15 Temmuz'da gördüler. Türk gencinin neleri yapmaya muktedir olduğunu gördüler" dedi. İlk zili çalan Başbakan Yıldırım, girdiği sınıfta bir öğrenciye ait 18 kitabı görünce Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'a "Sayın bakan hiç insafınız yok mu? İki tane daha verseydiniz bari 20 olsaydı. Çocukların bunları taşıması bile zor" dedi. Gençlerin Türkiye'nin geleceği olduğunu hatırlatan Yıldırım, "Gençlerimizi beğenmeyen bazı çok bilmişler 15 Temmuz'da gördüler. Türk gencinin neleri yapmaya mukterdir olduğunu gördüler" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım kent merkezindeki Salih Erkan İlkokulunda yeni eğitim-öğretim yılının açılış törenine eşi Semiha Yıldırım ile birlikte katıldı. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın eğitim- öğretim yılıyla ilgili bilgileri içeren konuşmasının ardından kürsüye öğrencilerin söylediği 'Türkiyem' şarkısı eşliğinde çıkan Başbakan Yıldırım, yurdun her köşesinde okulların açıldığını duyurdu. Öğrencilere yeni eğitim yılında üstün başarılar dileyen Başbakan Yıldırım, "Yavrularımızın okudukları şiirleri, gösterilerini izlerken çok duygulandım, çok etkilendim. Birden onların yaşına, onların çocukluk yaşına gittim. O günlerdeki öğrenci günlerimi hatırladım. Hepsi gözümün önüne geldi" dedi. Başbakan Yıldırım şunları söyledi:

ÖĞRENCİLİK ANILARINI ANLATTI

"Okullarımızda böyle imkanlar yoktu. Okula giderken soba yakmak için herkes odununu yanında getirirdi. Odun getirmeyeni öğretmen cezalandırırdı. Gider odunu getirir, sobayı yakardı. İmkanlar çok kısıtlı, okullar bu kadar güzel değildi. Öğretmenlerimiz bu kadar fazla donanımlı değildi. İlkokul 2'nci sınıftayız. Okul başladı, sınıfa girdik. Cazim bey diye eğitmenimiz var. Oldukça yaşlı bir eğitmen abimiz. Masaya oturdu, biz de oturduk. Çocuklar okuyun, yazın, dersinize bakın. Gerisi yok. Ne okayacağız, ne yazacağız, ne öğreneceğiz orası Allah kerim. Bir gün, beş gün böyle zaman ilerliyor. Karne zamanı bir müfettiş geldi. Cazim bey nasıl, çocukları nasıl, öğretmiyor mu diye denetlemeye geldi. Sınıfta soru soruyor. Tek tek coğrafya, tarih, hayat bilgisinden sorular soruyor. Hiç birimiz bilemiyoruz. Bizim Cazim bey boncuk boncuk terliyor. Sıkıntıdan ter basıyor. Sonunda müfettiş bir hinlik yaptı, bir soru daha sordu. Çocuklar şurada su var, burada da saman var. Bunun ordasında da bir duvar var, duvarın üzerinde horoz var. Horoz suya mı yumurtlar, samana mı? Şimdi soruyu duyunca aynı sizin gibi bizim çocuklar da hep bir ağızdan samana diye bağırdılar. Biz de bağırdık bu sefer Cazim beyin keyfi yerine geldi. Soru kolay olunca nasıl da bildiniz. Hemen müfettiş Cazim beyin emekli olması için rapor yazdı. Çok üzülmüştük. Bize hiç vurmuyor, ödev de vermiyordu, günlerimiz geçiyordu. Bakın siz şanslısınız. Biz okula gittiğimizde derse başlardık. Kapı tık tık vurulurdu. 'Kim o' diye bağırıyor. Kapı açılıyor, babam kapı arasından kafayı uzatıyor. 'Muallim bey çocuğa müsaede et tarlaya gidip tohum ekeceğiz.' Biz miletin içinden kalkıp gidiyoruz. O kadar kötü duygu içinde oluyor ki insan."

YILDIRIM: SİZ TÜRKİYE'NİN AYDINLIK GELECEĞİSİNİZ

Günümüzde okul çağı başlamadan çocukların okula hazırlandıklarını anlatan Başbakan Binali Yıldırım, okula başlayan 18 milyon üzerindeki öğrenciyle, 920 bini aşan öğretmenlerle 14 yıl içinde eğitime çok büyük kaynak ayırdıklarını bildirdi. Milli Eğitime bütçeden ayrılan payın 14 yılda 10 milyar liradan 100 milyarın üzerine çıktığına işaret eden Başbakan Yıldırım, bunu "Helalı hoş olsun" diye nitelendirdi. Taşa toprağa yapılan yatırımın bir ömrü olduğunu hatırlatan Yıldırım, "Köprü yaptınız, yol yaptınız, baraj yaptınız, okul yaptınız. Bunların ömrü bilemedin 50 yıl bilemediniz 100 yıl. Ama eğitime yaptığınız yatırımın ömrü nesilden nesile devam ediyor. Onun için 'gençlerimiz geleceğimiz' diyoruz. Yatırım yapmaya devam ediyoruz, devam de edeceğiz. Çünkü siz Türkiye'nin aydınlık geleceğisiniz. Gençlerimizi beğenmeyen bazı çok bilmişler 15 Temmuz'da gördüler. Türk gencinin neleri yapmaya mukterdir olduğunu gördüler. Tanklara, toplara, helikopterlere karşı göğsünü siper ettiler ve aziz ay yıldızlı bayrağımızı yere düşürmedik. Asker kılığındaki o terör örgütü mensuplarına bu ülkeyi teslim etmedik. Ülkesinin sorunlarıyla ilgilenmiyor diye düşünen insanlar bir kez daha Türk gençliğinin neleri yapmaya muktedir olduğunu gördüler" diye konuştu.

"TAHTA AKILLI, ÖĞRENCİ DAHA DA AKILLI"

Eğitime yatırım yapmaya devam ettiklerine vurgu yapan Başbakan Binali Yıldırım, okulaşma oranının kızlarda yüzde 87'lerden yüzde 97 seviyesine çıktığını, ayrıca 4+4 eğitim modelinde dört dörtlük dönem başladığını belirtti. İlk okuldan lise sona kadar her yönüylü eğitim sisteminde sosyal liseler, sanat liseleri, spor liseleri dönemini başlattıklarını kaydeden Yıldırım, mevcut 352 bin dersliğin üzerine 250 bin yeni derslik daha yaptıklarını anlattı. Yaklaşık 920 bin öğretmenden 542 bininin AK Parti iktidarı döneminde işe başladığına dikkati çeken Binali Yıldırım, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının 14 yıl öncesine göre yüzde 100 azaldığını, bir öğretmenin artık 60 yerine 30 öğrenciye ders verdiğini ifade etti.

Türkiye'nin geleceği olan 30 binden fazla bilişim ve teknoloji sınıfı kurulduğunu, bütün dersliklerin akılı tahtayla donatıldığını aktaran Yıldırım, artık tebeşir tozundan astım, hasta olan bulunmadığını belirtti. "Tahta akılı, öğrenci daha da akıllı. Çünkü marifet tahtada değil o tahtanın içine o bilgileri koyanda " diyen Yıldırım, öğretmenlere şu sözlerle seslendi:

YILDIRIM ÖĞRETMENLERE SESLENDİ: FETÖ'CÜLERE ASLA MÜSAMAHA ETMEYİN

"Öğretmenler sizlere özellikle söylemek istiyorum; bu ülkede malesef FETÖ örgütü mensupları bir çok kuruluşa sızdı, devleti yıkma çalışmalarını acımasız şekilde sürdürdü. 15 Temmuz'da foyaları meydana çıktı. Ne FETÖ'cü, ne de bölücü akımlara öyle ya da böyle hizmet eden meslektaşlarınıza asla müsamaha etmeyin. Aranızda asla yaşatmayın. Bizim hedefimiz bellidir; muasır medeniyetler seviyesi. Çocuğumuz, gencimiz, yaşlımız hepimiz Türkiye'nin parmakla gösterilen ülkeleri arasına girmesi için çalışacağız. Akıl teriyle, alın terini birleştireceğiz. Türkiye'yi çok daha güzel günlere ulaştıracağız. Büyük Atatürk ne diyor; 'Yeni nesiller sizlerin eseri olacak.' Sizlere söylüyor."

ÖĞRETMEN OLAN EŞİNİN YERİNE DERSE GİTTİĞİNDE YAŞADIKLARINI ANLATTI

Öğretmenliğin zor ve mukaddes bir görev olduğuna dikkati çeken Başbakan Yıldırım, eşi Semiha Yıldırım ile yaşadığı bir anısını paylaştı. Sınıf öğretmeni olan eşi Semiha Yıldırım'ın hasta olduğu için derse gidemediği, onun yerine kendisinin gittiğini hatırlatan Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Ben o zaman Teknik Üniversitede okuyordum. Okuluna gittim. Eşim o zaman birinci sınıfları okutuyor. Sınıfını sordum girdim içeri. Girer girmez ne göreyim, bir gürültü, bir uğultu, göz gözü görmüyor. Masa üzerinden atlayanlar, birbirlerinin tepesine binenler. Bir bağırdım, iki bağırdım kimse bizi takmıyor. Canım sıkıldı, oradan bir çocuğu tuttum, böyle havaya kaldırdım. Kaldırınca çıt çıkmadı. Herkes sus pus oldu. Oturdular yerlerine, o yavruyu da oturttum yerine. Dersi zor bela bitirdik. Müdür bey ders sonu 'teşekkür ederiz ama ders boş geçse daha iyiydi' dedi. Beni erkenden yolcu etti. Yani ders vermek öyle kolay değil. Çocukların psikolojilerini bilmek lazım. Sabır lazım. En büyük iş sabretmek. Öğretmenlik mesleğinin ne kadar ulvi meslek olduğunu biliyorum, tecrübeyle sabittir. Sizlere bu fedekarca görevden dolayı teşekekkür ediyorum. Sizlerin imkanlarını artırmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Ama daha fazlasına, iyisine layık olduğunuzu biliyorum."

"SAYIN BAKAN HİÇ İNSAFINIZ YOK MU?"

Lisede okurken yaz tatilinde öğretmenin Türkiye'de ilk açılan Kırklareli Alpullu Şeker Fabrikası'nın tarihini yazma ödevi verdiğini anlatan Başbakan Yıldırım, kütüphane ve kitaplarda bilgi bulamadığını bildirdi. Bunun üzerine Kırklareli'ne fabrikaya gittiğini, yalvar, yakar bilgi alarak ödevini hazırlandığını hatırlatan Binali Yıldırım, internet çağında bilgiye erişmenin çok kolay olduğunu ifade etti. Bilginin en büyük güç olduğunu, artık dünyada tankla, tüfekle değil bilgiyle öne geçildiğini vurgulayan Başbakan Yıldırım, ilk ders zilini çaldı ve eşi Semiha Yıldırım ile bir sınıfa girerek sıralara oturdu. Başbakan Yıldırım, öğrenciye verilen ders kitaplarını saydı ve "Sayın bakan hiç insafınız yok mu? İki tane daha verseydiniz bari 20 olsaydı. Çocukların bunları taşıması bile zor" dedi.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın kitapların yarısının yardımcı ders kitabı olduğunu bildirmesi üzerine Başbakan Yıldırım, "Biz eskiden aslını bulamazdık, şimdi yardımcısı var" diye karşılık verdi. Başbakan Yıldırım daha sonra tahtaya "2016-2017 eğitim-öğretim yılının hayırlı ve başarılı olmasını dilerim" diye yazdı.

BAŞBAKAN YILDIRIM VE BAKANLAR ANKARA'YA DÖNDÜ

Erzurum'da şehitlerin cenaze törenine katılan Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi'nde şehit köy korucularının ailelerine taziye ziyaretinde bulunduktan sonra memleketi Erzincan'ın Refahiye İlçesi'ne bağlı Kayı Köyü'nde 2 gece kalan Başkakan Binali Yıldırım, 'Ana' uçağı ile Ankara'ya döndü. Başbakan Yıldırım, eşi Semiha Yıldırım, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberlerleşme Bakanı Ahmet Arslan'ı, saat 14.00'te Erzincan il yöneticileri uğurladı.
Recep DEMİRCİ / ERZİNCAN (DHA)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.