banner797

Nasihatin dinimizde son derece önemli bir yeri vardır. Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir hadisi şerifinde ‘‘din nasihattir’’ buyurmaktadır. Müslümanlar için dinin aynı zamanda bir nasihat olduğunu kabul ettiğimizde artık bambaşka bir hayatın kapıları bize açılmaktadır. Çünkü nasihat alan Müslüman ferasetli ve basiretli olma yoluna adım atmıştır. Nasihat alan kimse hem insanlık tarihinin ve hem de İslam tarihinin bilgi ve deneyimleriyle geleceğe yönelik atacağı adımlara ışık tutmuş olur. Müslüman kul nasihat mefhumunu geniş tutar ve etrafında olup bitenlerden yaşanan olaylardan geçmiş tecrübelerden çıkarmış olduğu ders onun için bir nasihat olur. Aynı zamanda yanındaki kimselerden de nasihat alandır. 

Böyle olunca kul nefsini dizginler, hevasının ve şehvetlerin onu çepeçevre kuşatarak yönlendirmesine izin vermez. Her bilenin üzerinde bir bilenin olduğunu kabul eder ve önüne çıkan meseleler karşısında gerekli nasihatler doğrultusunda Allah azze ve celleye yapmış olduğu dualar eşliğinde uygun olan adımını atar. Artık bu kimsenin korkacak bir şeyi yoktur. Bu aşamadan sonra başına gelen sıkıntılardan dolayı üzülecek değildir. Çünkü o kendisine düşeni yapmıştır. 

Bugün bir musibet bin nasihatten daha evladır sözü nasihat almayan kimseler için söylenmiştir. Çünkü günümüz insanı şişirilmiş egosu ile enaniyetçi bir hayat sürmekte. Bu sebepten tarihin kendisine sunmuş olduğu o büyük hazineden kendisini mahrum bırakmakta. Ve etrafındaki insanların sözlerine kulak asmamaktadır. 

Oysaki din nasihattir. Bu bağlamda insanın her şeyden kendisine bir nasihat çıkarması gerekir. Ayrıca, Muayyen bir şahıstan nasihat istemekte sünnettir. Ve o muayyen şahsın kendisinden nasihat isteyen kimseye bildiği konuda nasihat etmesi ise vaciptir.

Müslüman bireyin, hayatındaki meseleleri, işlerin gidişatını, sorunlarını ve dertlerini ehil insanlara açması ve bunlar için bir çözüm yolu arayışı içerisinde olması son derece doğal bir süreçtir. Bu o kimsenin nasihate açık kendisini geliştirmeye el verişli bir yapıya sahip olduğunu gösterir. 

Nasihat olmak ve nasihat dinlemek son derece önemlidir ancak bir örnek ile bu konu hakkında küçük bir tafsilata gitmek istiyorum:

Özellikle şu pandemi sürecinde birçok işyeri, kapalı olması ya da kısıtlamalardan dolayı az bir süre çalışması ya da içeriye müşteri kabul edememesi gibi problemlerden ötürü kira sorunuyla karşı karşıya gelmiştir. 

Bu işyerlerine gidip gelmeyen oralardan bir şekilde istifade etmeyen kimselere göre her ay içeriye girmektense kapatmak en evla olanıdır. Evet bu tür işletmelerin nasıl kurulduğunu bilmeyen oraları ne ümitlerle açan insanların duygularını yaşamayan kimselere göre o işletme sahiplerine verilen güzel nasihattir kapat gitsin sözü. 

Evet onlara göre kapatalım gitsin sözü en mantıklı çözümdür. Ve oraya kira ödemek ise boştur. İçeri girmektense her ay zarar etmektense kapat gitsin.

Ne kadar kolay değil mi?

Hatta bu gibi kimselerden böyle bir konuda nasihat istenmediği halde bu görüşü ortaya atabilmektedirler. Bazıları ise kendilerine kirayla alakalı dolaylı bir soru sorulmasına binaen lafı buraya getirebilmektedirler. 

Ancak bir iş içerisinde aktif olarak bulunanlar ya da o çalışmadan bir şekilde kendileri çocukları ya da eşleri istifade edenler ise böyle bir şey gündeme geldiğinde alternatif üretmenin peşine düşmektedirler. Bu insanlar çözüm olarak destek olmayı ya da küçülmeye gitmeyi ya da yer değişikliğine gitmeyi yani daha uygun bir yere taşınmayı bir çözüm olarak görürler. Kapatmak ise onların akıllarından bile geçmez. Çünkü orada bir yaşam mücadelesi verildiğini bilirler ve kenarından bile olsa hayata tutunmanın gerekliliğine inanırlar. Orada yeşeren ümitleri gören kimseler ve o ümitlerle birlikte parlayan gözlere bakanlar kapat gitsin diyemezler. 

Görüldüğü gibi ikinci kesim üreten alternatif ortaya koyan, başlatılan bir çalışmanın bir şekilde devam etmesini arzu ettiğinden çözüm yolları arayan ve gerekirse fedakarlık yapalım diyenlerden oluşmaktadır.

Örneğim burada bitiyor bu örneğe binaen sormamız gereken bir soru ortaya çıkıyor. Kimden nasihat isteyeceğiz? Bu soruya verilen doğru cevap ve neticesinde ulaşılan doğru kişi bir çalışmanın devam etmesine vesile olmakta. Verilen yanlış cevap ise bir çalışmanın sonlanmasına sebep olmakta. 

Sonra eğer birisi bizden bir nasihat isterse Allah için ona nasihat etmemiz vaciptir. Ancak kişinin dini ve dünyası için hayırlı olduğuna inandığımız şey bizim maslahatımıza uygun değilse ya da çalışmalarımıza engelse burada bizim nasihat etmemiz o kimseyi yanlış yönlendirebileceğimiz anlamına gelir. Böyle bir durumda o kimseye nasihat etmemek ve onu başkalarına yönlendirmek daha evladır.

Değerli Müslümanlar din nasihattir. Nasihat kavramının ise çoğu zaman içi boşaltılmıştır. Nasihati soran, nasihat vereni dinlemiyor. Nasihat veren, nasihat isteyeni Allah için doğruya, iyiye hayra sevk etme noktasında eksik kalıyor. Nasihat mefhumu öyle bir hal aldı ki artık insanlar nasihat istemekten diğerleri ise nasihat vermekten imtina eder olmuş. Herkes ben bilirim durumunda.

 Böylesi bir zamanda aramızda nasihati yayalım. Önce kendimizden başlayalım. Dünyadaki gelişmelerden, yaşanan olaylarda nasihat alalım. Aramızda birbirimize nasihat etmeyi çıkarlarımıza ters bile olsa hakkı söylemeyi kendimize şiar edinelim. Biri gelirde bizden bir nasihat isterse onu en iyiye yönlendirmek için bir derdimiz olsun. Sanki mesele bizimle alakalıymış gibi bir empati kuralım. Ancak böyle hem kendimizin hem de gençlerimizin yılları zai olmaz. Çalışmalar boşa gitmez. Ancak bu şekilde Muthiş bir bilgi birikimi olan İslam tarihi boyunca edinilmiş tecrübeler eşliğinde ileriye doğru sağlam adımlar atılabilir. Bizleri çıkmazlarımızdan kurtaracak ise ancak böylesine atılan adımlardır.

‘‘Din Nasihattir’’. Buyurdu Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem orada bulunanlar. Dediler ki kimin için. Dedi ki ‘‘Allah için, kitabı için Peygamberi için Müslümanların imamları için ve genel anlamda bütün Müslümanlar için’’(Müslim)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Hüseyin 3 yıl önce

Allah Celle razı olsun sizden yerinde tespitler olmuş hocam