MHP’DE ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKMAZ

Siyaset yazmaktan büyük keyif alıyorum...
Her siyasi parti benim için değerli ve özeldir.
Bu yüzden de siyaset yazılarını hem severek hem de isteyerek yazıyorum.
Özellikle son dönemde büyük çalkantılar yaşayan MHP için bugün aynı şeyleri söylemem mümkün değil.
Parti içinde büyük kutuplaşmalar 'Ülkücü ülkücünün kardeşidir' sloganını ne yazık ki çürütüyor.
Bir tarafta Bahçeli'yi tutanlar diğer tarafta Akşenerciler olmak üzere Samsun'da MHP siyaseti 2'ye bölünmüş durumda.
Sadece Samsun'da mı?
Asla değil...
Bütün illerde aynı durum söz konusu...
Büyük ayrışmaların yanında bir çok MHP'li birbiriyle ya kavgalı, ya konuşmuyor hatta çoğu zaman birbirlerine ayar veriyorlar.
Saygı ve sevgi ortamı tamamen çökmüş durumda...
Birlik ve beraberlik mesajları nezaketen verilirken, MHP artık fitne fesat partisi olmaya doğru hızla gidiyor.
Nereden bakarsanız bakın tehlikeli bir süreç...
Bu durumda teşkilatların işi de çok daha zorlaşıyor.
MHP Samsun İl Başkanı Sayın Taner Tekin'de partisindeki yaşananları yakından görmüş olacak ki, 'MHP'yi fitne ve fesattan uzak tutacağız' şeklinde
beyanat verip, basın mensuplarıyla buluşmasında bu konuya dikkat çekiyor.
Sosyal medya tam bir cadı kazanı olmuş...
Herkes hırsını birbirinden çıkarmaya çalışırken, partinin genel tabuları da yerle bir ediliyor.
Bir büyük buluşma gerek MHP'de...
Yeniden başlamak belki de Bağbuğ Türkeş'i hatırlayıp, fabrika ayarlarına dönmek...
Bu şekilde bir anlayış MHP'de huzuru ve barışı getirmeyeceği gibi yara daha da derinleşiyor.
Ülkücüler gün geçtikçe safları sıklaştırmak yerine safları birbirinden ayırıyorlar.
Kırarak, dökerek ve arkasında büyük enkazlar bırakarak üstelik...
Dünün en kadim dostları, bu davada bedel ödeyenler bile geçmişte yaşadıklarını unutup çıkar kavgalarıyla uğraşıyorlar.
Parti için fikir, proje üretmek şöyle dursun, kahve köşelerinde, çay ocaklarında konuşulan ve tartışılan bir MHP görüyoruz.
Bu partinin 47 yıllık bir geçmişi var...
Dile kolay yarım asırlık bir mazi...
Bir de hiç bu olayların içinde olmayıp ülkücülüğünü azınlıkta olsa yaşayan ve her seçim partisine oyunu verip görevini ifa eden sade partililer var.
Onlar bu durumdan ve partilerinin gelecekte yaşayacakları kaoslardan en çok hicap duyan kişiler.
Nereden bakarsanız bakın gelinen nokta hiç te iç açıcı değil...
Bu durumun yaşanmasına ön ayak olan MHP Genel Merkezi'nin tutumunu da eleştirmeden geçemeyeceğim.
Son yapılan parti kapatmalar bu işin tuzu biberi oldu.
Koltuklarında kalabilmek adına her şehir de yaptıkları uygulamalarla infial yaratan genel merkez partinin bu duruma gelmesinde bence büyük pay sahibi.
Parti içi demokrasi ayaklar altına alınırken, yıllarca iktidara gelemeyen MHP'lilerin hırsları, hırçınlıkları adeta pik yapıyor.
Yazık değil mi bu partiye gönül verenlere...
Şimdi görevden aldığınız il başkanları ve yöneticileri MHP'li değil mi?
Çok değil, kısa bir süre önce Sayın Bahçeli'yi kongrede genel başkanlığa getirenler yine bu insanlardı.
Şimdi ne oldu da bu şahsiyetleri dışlayıp yeni yönetimler getirerek kardeşi kardeşe düşman ettiniz!..
Bazı sağduyulu partililer Genel Merkezin bu oyunu bilinçli bir şekilde oynadığını ve illerde yaşanan kaosların Ankara'da birilerinin ekmeğine yağ sürdüğünü söylüyorlar.
Gelinen nokta da haksız da değiller...
Peki mutlu musunuz?
Bu işin daha da ilerisi nedir?
Parti ikiye bölünüp yeni bir parti kurulursa bu süreçten kim galip çıkacak?
Hani Genel Merkez diyor ya;
'Partimizin üzerine oyunlar oynanıyor' diye...
Bence bu durumda aynaya bakmak neredeyse farz gözüküyor.
8 Nisan bu anlamda MHP'nin kaderini tayin edecek bir gün olarak karşımızda duruyor.
Karar sonrası ne mi olur?
Taşta düşebilir, ayı da çıkabilir?
Kesin olan bir şey var ki, şapkadan tavşan çıkmaz...