Öne Çıkanlar Samsun bafra
banner797

MİZAH YOKSA FAŞİZM GELMİŞ DEMEKTİR
 Samsun Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mehmet Yazıcı ile bir araya gelen ve basının özgür olmadığı bir ortamda demokrasinin de yaşayamayacağını söyleyen Akcagöz, " Bu topraklarda yıllar yılı basın özgürlüğünden bahsediyoruz. Neden bahsediyoruz? Çünkü yok. Arayış içindeyiz, beklenti içindeyiz. Dünya basını hangi durumda, bizimkiler ne durumda? Bunlara dikkat çekmek zorundayız. Ülkede nerdeyse, siyasi mizah bile yapılamaz hale geldi. Yaşı yetenler hatırlar; 'Olacak o kadar' adı altında bir mizah programı vardı. Rahmetli Levent Kırca neler neler söyledi o mizah programında. Hemşehrimizdir. Güzel bir iz bıraktı. Güzel işler yaptı. Ruhu şad olsun. Şimdi böyle, buna yakın bir siyasi mizah programı yoksa, bu ülkenin nereden nereye geldiğini gösterir. Acaba faşizm gelir mi diye beklemeye gerek yok, mizah yoksa faşizm gelmiş demektir. Basın özgürlüğü hak getire. Aslında var olmayan bir günü kutluyoruz. Bu hepimiz için, demokrasiye inanan herkes için üzüntü verici. Bırakın basın istediğini yazsın, çizsin. Bunda sakınca yok. Ama bize göre sakınca yok. Birileri özgür basından rahatsız. Bırakın özgür basın yazsın. Kirli ilişkileriniz ortaya çıkacak diye mi korkuyorsunuz? Korkmayın. Siz ne yaparsanız yapın, basının üzerinde hangi baskıyı kurarsanız kurun, gerçek bir gün mutlaka ortaya çıkacaktır. Gerçeğin ortaya çıkmasına, basına sansür uygulayarak engel olma gücünüz yok. Bunu böyle bilin." dedi.

Samsun yerel basınının da ciddi bir baskı altında olduğunu dile getiren Tufan Akcagöz, " Yerel basın, elinden geleni yapıyor. Her türlü ekonomik sıkıntı içinde var olma savaşı veriyor. Bugün basın özgürlüğü gününü kutluyoruz. Yerel basın ne kadar özgür? Samsun basını, cenderenin içinden geçiyor. Her türlü baskıya rağmen özgürce görevini ifa eden basın emekçilerini kutluyorum. Bu ülke, 'Alo Fatih" sürecini yaşadı. Küçük iş değildir. Medyanın üzerine nasıl bir baskı kurulduğunun göstergesidir. Sanki istibdat dönemindeyiz. İstibdat belki de hafif kalır. Basının üzerinde böyle bir baskı hiç bir dönemde yaşanmış değildir. Ülkeyi yöneten muktedirler, basına sansür uygulamaya başladığında o coğrafyada demokrasi balon olmuş, uçmuş demektir. 3 Mayıs basın özgürlüğü gününde, yüzlerce basın emekçisinin, gazetecinin hapis yattığı gerçeği karşısında, demokrasiye inanan herkesin basın özgürlüğünü savunması ve basın emekçilerinin özgürlüğü için mücadele etmesi ve en azından, bu duruma muhalefet etmesi gerekir. Basın özgür değilse, birey de özgür değildir. Bireyin özgür olmadığı bir ülkede, demokrasi adına hiç bir gelişme beklemek de mümkün değildir. Biz zaman zaman söz ediyoruz, biliyoruz ki bir kısım basın yayın kuruluşları sözlerimize yer vermiyor. Neden? Olmaz böyle şey. Her şey para kazanmak değildir. Şayet milletin özgür haber alma hakkı için yola çıktıysanız, gereğini yapın. Birilerinin dümen suyunda haber yapmak için yola çıktıysanız, gazeteciyiz ya da haberciyiz demeyin. Siz şayet birilerinin sesine kulak verip, haberlerinizi buna göre düzenliyorsanız, bilin ki siz gazeteci filan değil, siyasi iktidarın yağdanlığısınız. " diye konuştu.
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.