Öne Çıkanlar Ayasofyai Kebir Camii iran
banner797

Cumhurbaşkanı Erdoğan kadınlara seslendi

Genç nüfus vurgusu yapan Erdoğan, "Kürtaj itirazlarında, 3 çocuk tartışmalarında, ailelerin korunması ile ilgili attığımız adımlarda da bu zihniyet kendini ele veriyor.

Bu ülkede doğum kontrolleri yapıldı. Nüfus planlaması, aile planlaması adı altında.

Niye biliyor musunuz? Bu milletin neslini kurutmak için. Nüfusumuzu yaşlı hale getirip azaltmak için.

Şu anda batı tutuştu, dünya tutuştu. Niye mi, nüfusları yaşlanıyor da ondan.

Bazıları anne olmak istemeyebilir. kadını en yüksek seviyeye çıkaran anneliktir.

Nüfusu arttırmamız gerekiyor. Burada bir numaralı aktör annelerdir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde verdiği resepsiyona Türkiye'nin dört bir yanından hayat hikayeleriyle ön plana çıkmış 250 kadın konuk oldu.

Programda, şehit ailelerinden ayakkabı boyacısı kadına, pilot, sporcu ve Suriyeli kadınlarda davet edildi.

Konuklar arasında, hikayesini dinleyenlerin gözyaşını tutamadığı 17 yaşındaki Enes, sedye ile Cumhurbaşkanlığı'ndaki resepsiyona getirildi.

Enes'in manevi annesi Türkan Armankaya, Konya Beyşehir'den geldiklerini belirterek, evlatlık edindiği Enes'in hazin hikayesini gözyaşı dökerek şöyle aktarırken, "Enes'i henüz 3 aylıkken eşim Hasan Harmankaya ile evlat edindik. Annesi 5 kişinin tecavüzüne uğramış, şiddetler görmüş biriydi. Spastik engelli Enes'i çocuk yurduna vereceklerdi.

Annesine ve yetkililere, 'verin biz bakalım, kendi evladımız gibi büyütürüz' diyerek aldık Enes'i.

O gün bugündür 17 yıldır hiç ayrılmadık. O benim canım, o benim bitanem.

Allah bizi ayırmasın. Ölünceye kadar onun yanından biran olsun ayrılmam" diye konuştu.

Resepsiyondaki kalabalıktan tedirgin olan Enes'in biran olsun elini yanağından ayırmadığı manevi annesi Türkan Armankaya'nın da bir eliyle Enes'in elini sürekli tutması, diğer eliyle de sarılması programa katılanları hüzünlendirdi.

OTİSTİK RABİA AYTEK 20 MÜZİK ALETİ ÇALIYOR

Resepsiyonda Rabia Aytek'te kendisi gibi 2 otistik kardeşi ve annesi Canan Aytek ile programa katıldı. Anne Canan Aytek, Rabia'nın 20 ayrı müzik aletini çaldığını belirterek, kendisinin İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda ilk ve tek otistik öğrenci olduğuna dikkati çekti. Rabia Aytek, misafirlere kısa bir Türk Sanat Müziği konseri de verdi.

OKULA GİTMEDEN OKUMA YAZMA ÖĞRENDİ

Davetliler arasındaki diğer bir ilginç hikayesi ise Aydın Nazilli'den gelen Devlet Üttü oldu. Üttü, iki eli olmayan ve yürüme engelli bir genç kadın. Resepsiyona davet edilmenin mutluluğunu yaşayan Üttü, hiçbir öğretmen ve okul desteği almadan okuma yazma öğrendiğini, şuanda da hayatta en çok sevdiği şeyin okumak olduğunu belirtti.

"KADINI ERKEĞİN YANINA DEĞİL, KARŞISINA YERLEŞTİREN ÇATIŞMACI ANLAYIŞLARI ASLA TASVİP ETMİYORUM"

Erdoğan, "Geçtiğimiz Ağustos ayında şehit düşen başkomiser Ahmet Çamur'un eşi Gökçen Hanım'ın eşine bir kez daha başsağlığı dileklerimi ifade ediyorum. Kendisi hakim olan Gökçen hanım şehit eşi ünvanıyla bana göre payelerin en yücesine şahit olmuştur. Tüm şehitlerimiz ve gazilerimiz adına Gökçen Hanım'ı saygıyla selamlıyorum" dedi. "Anadolu'nun tüm çilekeş kadınlarını selamlıyorum" diyen Erdoğan, kadın erkek eşitliğine vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı: "40 yıllık siyasi hayatımda kadınların hayatın tüm alanlarında daha fazla rol üstlenmesi için çaba harcadım. Kadınların omuz vermediği bir demokrasi mücadelesinin başarıya ulaşması mümkün değildir. Kadın ver erkek bazılarının iddia ettiği gibi birbirlerinin rakibi değil bilakis tamamlayıcısıdır. Kadını erkeğin yanına değil, karşısına yerleştiren çatışmacı anlayışları asla tasvip etmiyor doğru da bulmuyorum.

BU KESİMLERİN GÖZÜNDE İSLAM, KADINI YÜCELTEN, BAŞ TACI EDEN DEĞİL KİŞİLİKSİZ HALE GETİREN BİR UNSUR

Birilerinin ısrarla kendi ülkesinin kadınlarını yok sayarak sadece batılı kadının serencamını idealize etmesini art niyetli buluyorum. Birileri inatla doğu toplumlarını, geleneği, hatta dini sadece ezilmekle, ötekileştirmekle, despotizmle, zulümle özdeş hale getirmeye çalışıyor. Bunlar için aile ve din, kadının özgürleşmesinin önündeki en büyük Venüsbet iki engeldir. Bu kesimlerin gözünde İslam, kadını yücelten, baş tacı eden, ona değer veren değil bilakis kişiliksiz hale getiren bir unsurdur.

'KÖYLÜ, MAKARNACI, KÖMÜRCÜ' DİYEREK, MİLLETİ AŞAĞILAYANLAR YİNE BUNLARDIR

Bu iddiaların sahipleri yıllarca kadını özgürleştirmek, medenileştirmek adına bu ülkenin milyonlarca kadınına zulmetmiştir. Kızlarımıza, kılık kıyafetli dolayısıyla üniversite kapılarını kapatanlar, ikna odalarında onlara işkence edenler, bu zihniyetin uzantılarıdır. 'Köylü, makarnacı, kömürcü' diyerek, milleti aşağılayanlar yine bunlardır.

KÜRTAJ İTİRAZLARINDA, 3 ÇOCUK TARTIŞMALARINDA ATTIĞIMIZ ADIMLARDA BU ZİHNİYET KENDİNİ ELE VERİYOR

Kürtaj itirazlarında, 3 çocuk tartışmalarında, ailelerin korunması ile ilgili attığımız adımlarda da bu zihniyet kendini ele veriyor. Bu ülkede doğum kontrolleri yapıldı. Nüfus planlaması, aile planlaması adı altında. Niye biliyor musunuz? Bu milletin neslini kurutmak için. Nüfusumuzu yaşlı hale getirip azaltmak için.

ŞU ANDA BATI TUTUŞTU, DÜNYA TUTUŞTU. NİYE Mİ, NÜFUSLARI YAŞLANIYOR DA ONDAN

Bir toplumun kalkınması insandır. Bunun karşılığında emek, sermaye hepsinin türevidir. İnsan varsa emek, sermaye, üretim vardır. İnsan yoksa bunların hiçbiri yoktur. Bu da genç ve dinamik bir nüfusa bağlıdır. Şu anda batı tutuştu, dünya tutuştu. Niye mi, nüfusları yaşlanıyor da ondan. Bizim nüfusumuzun artış hızı 2'nin altı. Burada bocalıyoruz.

NÜFUSU ARTTIRMAMIZ GEREKİYOR. BURADA BİR NUMARALI AKTÖR ANNELERDİR

Nüfusu arttırmamız gerekiyor. Burada bir numaralı aktör annelerdir. Ben 'cennet ayakları altındadır' diyen bir dinin mensupları olarak neden babalarının altında değil. Annelerin ayağının altı öpülür, ben öptüm. Buradakilere sesleniyorum, siz de annenizin ayağının altını öpsün. O başka bir zenginliktir.

BAZILARI ANNE OLMAK İSTEMEYEBİLİR. KADINI EN YÜKSEK SEVİYEYE ÇIKARAN ANNELİKTİR

Bazıları anne olmak istemeyebilir. İnanıyorum ki, bir kadını en yüksek seviyeye çıkaran anneliktir. Bizim tüm siyasi hayatımız bu karanlık, despot zihniyet ile mücadele etmekle geçmiştir. Çok daha utanç verici nokta, son dönemlerde özellikle terör eylemlerinde polisimize, askerimize köy korucularımıza, vatandaşımıza kurşun sıkan, bomba atan eli kanlı teröristlere sahip çıkacak, kahramanlığa çalışacak kadar alçalanlar olmuştur.

BUNLAR AYDIN MÜSVEDDESİ, NE AYDINI?

Bunlar da güya aydın biliyor musunuz? Bunlar aydın müsveddesi, ne aydını? Geçen hafta bizzat şahit oldunuz. İki kadın terörist İstanbul'da polisimizi hedef alan bir eylem düzenliyor. Akabinde polisle çatışmaya giriyor ve her ikisi etkisiz hale getiriliyor.

BAZI GAZETECİ KILIKLI TERÖR SEMPATİZANLARI İKİ TERÖRİST DEMİYOR. İKİ KADIN ÖLDÜRÜLDÜ DİYOR

Bazı gazeteci kılıklı terör sempatizanları utanmadan, sıkılmadan iki terörist demiyor. İki kadın öldürüldü diye haber yapıyor. Daha önce yargılanan cezaevine giren bu kadınlara birtakım milletvekillerinin, hatta genel başkanlarının nasıl canhıraş bir şekilde sahip çıktıklarını gazete, televizyon arşivlerinden görüyoruz.

KADINLARDAN TERÖRİST OLMAZ MI?

Kadınlardan terörist olmaz mı? Kimi gazeteciler, sözüm ona siyasetçiler günlerce bu teröristleri sivil vatandaş diye kamufle etmeye, yutturmaya çalıştılar.

GENÇ KIZLARIMIZI ZEHİRLEMESİNE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ

Kandil'de eli kanlı canileri ekolojik rol modeli olarak gözleri dönmüş durumda. Bunların meselesi kadının özgürleşme meselesi olmadı, olmayacak. Bunlar kör ideolojilerine, körpe beyinler aramanın terör çarkını döndürmenin peşindeler. Terör örgütlerinin, medya, siyasetteki akademideki gönüllü taşeronlarının gençlerimizi, özellikle genç kızlarımızı zehirlemesine asla izin vermeyeceğiz. Bu mücadele zor ve meşakkatli bir mücadeledir.

CİNSEL TACİZE ÖRGÜT ELE BAŞLARININ ELİNDE ONURU ÇİĞNEN KADINLARI DA EKLEMELİYİZ

Terör örgütlerinin genç kızlarımızı istismarı, en az kadına kalkan erkek eli kadar tepki toplamalı. Duyarlılık oluşturmalı. Cinsel tacize karşı yürüttüğümüz mücadeleye örgüt ele başlarının elinde onuru çiğnen kadınları da eklemeliyiz. ben onlara üzülüyorum. Bunlar kaçırılarak dağa taşınan dağda eğitilen Kürt vatandaşlarımızın kızları. O anneler bana geldiler ağladılar. 'Benim kızım böyle değildi, aldatıldı ve kaçırıldı' dediler. Akıbetleri meçhul.

TERÖR ÖRGÜTLERİNİN, PARALEL YAPILARIN TUZAĞINA DÜŞMESİNE SEYİRCİ KALAMAYIZ

Öncelikle teröre prim veren, kimliğine bakarak teröristleri kahramanlaştıran zihniyeti hep beraber mahkum etmeliyiz. PKK, DAEŞ, DHKP/C gibi örgütlerinin kadına yaklaşımlarında hiçbir fark yoktur. Hepsi için kadın sadece ve sadece kullanılacak bir araçtır. Aynı şey paralel ihanet çetesi için de geçerli. Paralel ihanet çetesi ve onun elebaşı yıllarca zihinlerini iğfal ettikleri çocukları bugün dünyanın her yerinde Türkiye aleyhine kullanıyorlar. Artık kız veya erkek tek bir evladımızın cinsiyeti ne olursa olsun, terör örgütlerinin, paralel yapıların tuzağına düşmesine seyirci kalamayız.

KADINLARIMIZIN HAKLARINI TESLİM ETMEDE SESSİZ BİR DEVRİM YAPTIYSAK

Hiçbir anne baba evladının bu hainlerin elinde heba olmasını istemez. Ben bunu başaracağımıza inanıyorum. Bu ülkede kadınlarımızın haklarını teslim etmede sessiz bir devrim yaptıysak bunu da başaracağız. Sizler güçlü durursanız hiç kimse bu milleti terör örgütleriyle, şer şebekeleriyle terbiye etmeye kalkışamaz."  

Anahtar Kelimeler:
Istanbulİstanbul. Erdoğan
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.