banner798
BAFRA ‘NIN TOPRAK ZENGINLIGI NEDEN  ARTIK BAFRA’YA VE HALKINA YANSIMIYOR
 
Ben son bir yili askin süre içinde  Bafra köylerini geziyorum çiftçinin sorunlarini ilk agizdan dinliyorum ve ayni zamanda Bafra basta olmak üzere ülkemizde özellikle yok edilmeye çalisilan ve oldukça az kalan dogal tohumlarimizi toplamaya çalisiyorum.
Bu arastirmlarimin sonuçlarini da yakinda Türkiye’de Tarimin Sorunlari Analiz ve Çözüm Önerileri adinda kitapta basicam.
Ben Bafra’yi merkez olarak aldigim bu çalismalarim sirasinda Bafra’nin ve halkinin yasadigi belli sorunlarida analiz etme sansina sahip oldum. Benim nacizane olarak görebildiklerime tabiki eklenecekler bulunacaktir. Burada esas amaç belli veriler etrafinda belli bir kamuoyu yaratarak Bafra sorunlarini tesbit edip çözüm önerilerini ortaya koymaktir.
Her ne kadar Bafra eski Bafra degilse dünyanin en çirkin apartmanlari ve sehirlesmesi istilasi altinda kalmisssa, eski bahçeli iki katli müstakil evlerin yarattigi  dostluklari kalmamisssa da benim bu güzel cografya parçasinin bir parçasi olma istegim hiçbir zaman yok olmadi ve bu  kasabanin bir çocugu bir üyesi olmaktan her zaman mutluluk duydum.
Benim yetismemde, kisiligimin gelismesinde, bana Anadolu kültürünü asilanmasinda büyük katkisi olan bu topraklar ve halki için yapabilecegim en ufak bir katki beni ziyadesiyle mutlu edecektir.
 
Bafra ovasi ve kizilirmak deltasi binlerce yildir zenginligi ve verimliligi ile çesitli medeniyetlere ev sahipligi yapmistir. Ikiztepe kazilari bize kökeni neredeyse 10 bin yil gerilere giden medeniyet yerlesimlerinin olustugunu göstermektedir. Bu özellik dünyada çok az yerde bulunur.
Bu aslinda Bafra’da asirlarca süzülüp damitilarak gelen eski bir kültürün ipuçlarini da verir. Bafra halkinin misafirperligi yabanciyi bagrina basmasi degisik etnik kökenlilerin binlerce yildir Bafra’da nasil birarada yasadiklarini ögrenmis olduklarinin da diger bir ifadesidir.
Dünyanin en bereketli, topraklarinda kurulan Bafra verimli ve kolayca yerlesebilinir topraklara sahip olmasindan dolayi yüzyillardir Dogu Karadeniz basta olmak üzere ülkenin her yerinden göç almisken artik disariya göç vermektedir.
Istanbul’da Çerkezköy, Kartal-Maltepe neredeyse küçük Bafra’ya dönüsmüstür. Dünyada kurakligin en son vuracagi bölgelerden biri olan Bafra’nin toprak zenginligi neden artik halkina yansimamakta Bafra’da büyük bir potansiyel varken neden Bafra memurlar ve emekliler sehri haline gelmistir.
Aslinda kapsamli analiz edilip bakildiginda Türkiye’nin en bereketli yerinin düstügü kisir döngü aslinda Türkiye’nin genel sorunudur.
Bütün bu olumsuz gelismeler sosyal patlamalara yer hazirlamakta insanlar 200 bin dönümden fazla alana yayilmis denizi, gölleri, bereketli ovasi, daglari akarsuyu ve tatlisu kaynaklari olan dünyanin en güzel ve verimli topraklarini neden terk etmek zorunda kalmaktadir. Bütün bunlari kisaca analiz edip kamuoyunda bir tartisma baslatmak gerekmektedir. Bu veriler etrafinda sorunlari dogru yesbit etmek yeni eklemeler yapmak ve çözüm önerileri getirmek mümkün olacaktir.
Bafra gibi Türkiye’nin hatta dünyanin tarimsal üretim ve cazibe merkezi olma potansiyeline sahip bir bölgenin nasil olupda kaderine terkedildiginin nedenleri kisaca söyledir.
 
1-     Tekel özellestirilip tütün isleme kaldirildiginda artik Bafra halkina kasabada en büyük istihdami saglayan imkan da ortadan kalkmistir.
2-     Tütün ve seker pancari tarimciligi kotalarla kisitlamalarla bitme noktasina gelmis bu islerle geçimini saglayan aileler bugday ekimine yönelmis fakat bugday da son dört bes yilda fiyati artma yerine azalmaktadir.
3-     Türkiye’de çiftçinin yüzde 80’nine yakini bugday eker her sene mazot, gübre, zirai ilaç fiyatlari artarken basta bugday olmak üzere tarimsal ürünlerinin fiyatlari artmamaktadir. Bir tek meyvecilik ve çeltik biraz para etmektedir. Bunlarinda devamliligi yoktur.
4-     Çiftçinin ürürnün para etmemesinin nedeni hükümetlerin yanlis tarim politikalaridir. ABD çoluk çocuk 5 milyon kisi olan çiftçisine 25 milyar dolardan fazla Avrupa Birligi 25 milyon çiftçisine 65 milyar dolardan fazla tesvik verirken. Hükümet Türk çiftçisine verdigi tesvik ortalama 3 milyar civarindadir. Böyle haksiz rekabet içinde Amerikalinin, Avrupalinin tesviklerle ucuza mal ettigi tarimsal ürünle Türk çiftçisinin rekabet etmesine imkan yoktur.
5-     Serbest Pazar, liberal ekonomi uygulayin diye baski altinda tutulan Türkiye IMF’den para istediginde çiftçinize çok tesvik veriyorsunun bu liberal Pazar ekonomisine uynaz bunu indirin denildiginde IMF’ye verilen iyi niyet mektuplarinda çiftçiye verilen tesviklerin indirilecegi sözü verilmektedir. Kimse de çikip bu heyetlerin önüne bu nasil serbest Pazar ekonomisidir siz çiftçinize bizim verdigimiz tesvikin 20 katini veriyorsunuz diyememktedir. Bu durum yalniz Bafra degil bütün ülke çiftçisini perisen etmektedir. Sehirler isssizler ordusu ile dolmaktadir.
6-     Avrupa ve Amerika’da belediyeler bir bölgeye süpermarket açilmisssa küçük esnafin madur olmamasi için ikinci bir süpermarketin açilmasina belli uzaklikta olmasi sartiyla izin verirler. Bu çok siki kurallarla belirlenmistir. Bizim ülkede hala yabanci marketlerin süpermarket pazari payini %70 çikarmasiyla belli bir tekellesme ve güç olusturduklarindan hükümetler marketler yasasini da çikartamadigindan belediyelerin de elleri kollari baglanmis Bafra’da hesapsiz kitapsi sekilde her adim basi açilan büyük marketler küçük esnafin islerini daha da kötülestirmisti bir kismi ise isyerlerini kapatmistir. Denetleme olmadigi için Bafra’da bazi toptancilar bile bakkal dükkani gibi satis yapmaktadirlar.   
7-     Her açilan süpermarket günlük kazançlarini çogunu büyük sehirlerdeki merkezlerine yollamakta Bafra’da harcamamakta zaten Bafra’da dönen kisitli para da disari gitmekte bu da Bafra ekonomisine büyük darbe vurmaktadir.
8-     Bafra’ya en çok para getiren çiftçi artik karnini zor doyurdugu bogazina kadar tefeciye, bankalara borçlandigi için elinde Bafra’da harciyacak fazla bir birikimi kalmadigi için Bafra ekonomisini dah çok dar bogaza itmektedir. Bafra’da en çok kar eden sektör bütün Türkiye genelinde oldugu gibi bankalardir. Onlar da parayi Bafra disina aktarmaktadir.
9-     Türkiye’de karini en çok arttiran bankalar Fransiz kökenli deniz Bank ve devletin son elinde kalan bankalarinda biri olan Ziraat Bankasi’dir her iki bankada agirlikli olarak Türk çiftçisine kredi verir. Ziraat Bankasi tarim kredisi faizleri %14-15 civarinda gezerken Fransiz kökenli Denizbank ve Fransiz- Belçika kökenli TEB’in tarim faizleri % 32-33 arasindadir. Merkez Bankasi’nin gecelik faizlerinin %8 hatta altina düstügü, ticari faizlerin %22’lerde gezdigi bir ortamda çiftçi özel bankalar  % 30’larda tefecilere %50 lerin üzerinde faiz vermeye mecbur birakilarak sömürttürülmektedir. Hükümet 3 milyar dolari çiftçiye çok görürken çiftçi bankalardan 10 milyar dolar civarinda tarim sal kredi almistir. Bunun faizlerin çoguda yabanci bankalar tarafindan disari transfer edilmektedir. Bafra çiftçisi de bu kisir döngünün tam ortasinda yer almaktadir.   
10-Bafra baraji uygun yere yapilmamistir. Barajdan yeteri kadar faydalanilmadigi gibi Bafra’nin zaten çok nemli havasini daha da nemli yapmistir. Bafra baraji yapilirken büyük oranda ekilebilir topraklar su altinda kalarak kullanilmaz hale gelmistir. 10 binlerce yildir Kizilirmak nehrini Anadolu topraklarin getirdig zengin aluvinyumlar artik Bafra ovasina gelmemekte baraj kanallarinda kalmaktadir. Barajlarin ömrü 60-70 yildir bir süre sonra irmagin getirdigi aluvinyumlar baraj kanallarini tikar. Baraj fonksiyonunu kaybeder. Barajdan yeteri kadar yararlanamamkta su kanallari hala kismen tamamlanmis olup öncelikle drenaj kanallari yapilmadigindan salma suyla yapilan sulama toprakta tuzlanma yapmaktadir. Baraj yapimindan dolayi köylerini su bastigi için topraklarindan olan köylüler Bafra’ya tasinarak zaten bu konuda bir hazirligi olmayan ve alt yapi sorunlari ile bogusan Bafra’nin belediyecilik, sehircilik ve sosyal sorunlarini daha da arttirdilar. Kimse bu sorunlara çözüm bulacak programlar gelistiremedi. Çünkü bu belediyeleri de asan bir koniuydu ve öncelikle bu boyuttaki sorunlar daha önceden devlet politikalari içinde çözümlenmesi gerekiyordu.
11-Çiftçilerin elinde çogunlukla müstakil tapular yoktur çogunluk hisseli tapudur ve bir kismi eskiden orman olan fakat artik tarim alanina açilmis olan fakat 2B tabir edilen statüde oldugu için tapu alinamayan arazilerde tarim yapilmaktadir. Çiftçinin neredeyse yarisina yakini ellerinde müstakil tapular olmadigi için Çiftçi Kayit Sistemine {ÇKS} kayit olamamakta devletin tarima verdigi tesviklerden faydalanamaktadir. Devletin 3 milyar veriyorum dedigi tarim tesvikleri de aslinda çiftçinin yarisina yakini ÇKS’ye kayitli olmadigi için çiftçi tarafindan alinamamaktadir. Bütün Türkiye’de oldugu gibi Bafra çiftçiside bu durumdan ziyadesiyle muzdariptir.
12-Bafra’da çiftçi para kazanamadigi için Bafra’nin zirai ürünlerinin modern sekilde depolamanmasi, islenmesi ve pazarlanmasi için belli sektörler gelismemistir. Bafra Organize Sanayi neredeyse atil bir durumda beklemektedir. 
13-Bafra belediyesi Türkiye’nin diger belediyelerinde oldugu gibi gelirinin çok üzerinde borçlanmis oldugundan halka gerekli hizmetleri götürememekte Bafra’nin alt yapisini modernlestirmekte zorlanmaktadir.
14-Bafra kasabasi oldukça yanlis alanda yapilanmis ve yayilmistir. Bafra yüzyillardir daha tepelik yüksek yerlere degil  dünyanin en bereketli topragi üzerinde ovada geliserek ekilebilir topraklarin üzerin binalar dikerek bu zenginligin büyük bir kismini israf ve isgal etmistir. Bafra Kasabasi su anda 30 bin dönümün üzerinde 1. sinif ekilebilir arazi üzerinde  gelismektedir. Bu gelisme Bafranin en olumsuz yanlarindan biridir. Mesela bu olumsuzluk en güzel mesire yeri bahçeler yoluna kadar uzanarak burayi da beton yiginlarina çevirmistir. Ovada yogun bir hava basinci, ve nem orani vardir. Kisinda isinmadan dolayi bütün zehirli duman Bafra sehrinin üstünde yogunlasmakta insan sagligini tehdit edecek boyutlara oulasmaktadir. Bu en çok da çocuklari etkilemektedir.  
 
Çözüm önerileri:
 
1-Çözüm önerilerinde ise öncelikle mahalli idare olan belediyeden baslanmasi gerekmektedir. Belediye baskanlari seçildikten sonra kendilerini büyük bir borç yükü içinde bulduklarindan elleri kollari baglanmaktadir.
Belediyeye yeni gelir kaynaklari kazandirmak gerekmektedir. Bafra’da gittikçe artan bir trafik kaosu yasanmaktadir. b-Öncelikle belediye tarafindan çok katli otoparklar yapilmali ikinci olarak da yol kenarlarina büyük sehirlerde oldugu gibi ücretli park yerleri tesbit edilmelidir. Bu sehrin trafik kaosusunu azaltacagi gibi belediyeye de günlük para akisi saglayacaktir.
b-Belediyenin de programi içinde olan üstü yari kapali, çok iyi isiklandirma sistemiyle donatilmis, yollari yapilmis, Pazar sahiplerinin kim oldugunu belirten resim, isim numaralarla belirlenmis kokartlari olan satis elamanlarinin hizmet ettigi, modern bayan ve erkek tuvaletlerinin ve büyük araba parkinin bulundugu Pazar yeri bir an önce hayatiyete geçirilmelidir. Bu da belediyenin gelirlerini arttiracaktir.c- Bu Pazar yeri haftada bir veya ikis defa organik tarim ürünlerine tahsisi edilmeledir böylece Bafra’da organik tarim yetistiriciligi tesvik edilirken belediyeye ek bir gelir saglanmis olacaktir.
d- Bafraya büyük modern bir soguk hava deposu acilen yapilmasi gerekmektedir. Besediye bu soguk hava deposuyla Bafra’nin ekonomisine katki sagladigi gibi kendisine ek gelir kaynagida yaratmis olur.
e- Içilebilir kaynak suyu bakimindan Bafra oldukça sanslidir. Nebiyan suyu koparatif çatisi altinda tankerlerle çok ilkel bir sekilde pazarlanmaktadir. Belediye ya kendisi yeni bir kaynak suyu kaynagini degerlendirmeli ya da nebiyan kaynak suyunu sieseleyip daha karli bir sekilde pazarlamalidir. Bunu yapamazsa da modern siseleme tesileri kurup isletmesini devredip ek gelir saglamalidir. Özellile bunu PET sisleri degil camli sise ve damacanada yaparsa kendisine daha büyük bir pazarlama agi ve daha çok kar yapma olnagi yaratir. Çünkü PET sisesi yapimindaki çok zehirli kimyasal madde Bisfenol’ün günes isigina ve isiya magruz kaldiginda sise içindeki suya bir miktar karistigi belirlenmistir. Böyle bir üretimin Dis ülkelere bile pazarlama olanagi vardir. Unutlmamali ki Nestle ve Danone, Coca Cola gibi yabanci firmalar Türkiye’deki kaynak suyunun %70’ine hakim duruna gelmislerdir.Sirf bu istatistikleri bilmek bile yeni bir gelir kaynaginin nasil saglanacagi yönünde yol gösterici olur. Bafra üzerinde oturdugu zenginlikleri degerlendirememektedir.En azindan belediye yoluyla bunlar degerlendirebilinir.
f- Belediyenin makine parki makinelerin kullanilmadigi zamanlarda saatlik olarak kiraya verilmelidir. Hatta bu makine parki gelistirilerek belediyeye ek gelir saglanabilinir. Bu önerileri daha da arttirmak mümkündür.
g- Köprünün etrafinda kizilirmak kenari dogal dokusuna zarar vermeden reabilite edilmeli halkin topluca kullanabilecegi nefes alacagi bir hale getirilmelidir. Bu alan sit alani statüsünde oldugundan buraya en uygun dogal kütük yapilardan prefabrik sekilinde yapilasmayla çevre düzenlenmesi acilen yapilmali isletmesi de belediye tarafindan yürütülmelidir. Bu bile bir ek gelir sagladigi gibi sehri güzellesitrecektir. Bu konuda çok basarili olan Eskisehir belediyesinden de teknik yardim alinmalidir.
h-Para sikintisi çeken belediyeye birde Bafrasporun ekonomik, psikolojik, bürokratik agirligi yüklenmistir.Bafraspor bir an evvel borçsuz bir hale getirelerek profesyonel bir yönetime devredilmelidir. Futbol takimlari profesyonel sekilde rasyonel yönetildiginde kar etmeleri gayet mümkündür. Bunun isi basindan askin olan belediye çatisi altinda gerçeklesmesi zordur.
 
2-Bafra’nin sorunlarinin ortaya konuldugu çözüm önerilerin arandigi vakiflar statüsünde bir sivil toplum örgütü olusturulmalidir. Hersey devletten beklenmemeli düsünce kuruluslari olusturarak plan ve projeler üretilmeli bunlarin nasil hayata geçirilecegi nasil imece usüllerinden yararlanacagi ilgili kurumlar üzerinde nasil lobi faaliyetleri gelistirecegi  tesbit edilmelidir.
 
3-Bafra’nin ovaya dogru yayilmasininin önüne kesinlikle geçilmeldir. Bu konuda belediyeye büyük sorumluluk düsmektedir. Dünyada 1950’den beri ekilebilir arazilerin üçte biri yok olmustur. Bugün dünyada en degerli meta ekilebilir topraklar ve tatli su kaynaklaridir. Birinci sinif ekilebilir arazi üzerine bina yapmak ülkenin milli servetini yok etmektir.
 
4-Bafra’da çok çesitli tarim yapilmakta fakat pazarlama konusunda alternatifler çok kisitlidir. Çiftçiler üretmeyi bilmekte fakat pazarlasma konusunda zayif kalmaktadir. Çiftçinin ürünün pazarlanmasi, depolanmasi, paketlenmesi ise ayri sektörlerin alanidir. Bu alanlari Bafra’da gelistirmek gerekmektedir. 
Mesela bir çeltik ürünü 900 lira civarinda satilirken çok pahali olmayan bir islemden geçirilerek çeltik fabrikasinda pirinç haline gelip kurutulup paketlendiginde kilosu 2-3 milyona alici bulmaktadir. Bu paketlenmis pirinç ise marketlerde 5-6 milyona alici bulmaktadir.  
 
5-Bafra ovasi ve ovanin arkasinda hafif meyilli arazilerle yüksek yerlerde çok çesitli alternatif tarim yapmak mümkündür. Bafra’nin deniz seveyisinden 500-600 rakim yüksekliginde yerlerde Karadeniz’de Likapa olarak adlandirilan antioksidan özelligi çok yüksek olan yaban mersini yetistirmek mümkündür. Hali hazirda bu bölgelerde yabani yaban mersini dogal olarak yetismekte fakat ticari olarak degerlendirilmemektedir. Yaban mersininin kurutulmusunun kilosu 35 binden satilmaktadir. Yasi kolayca kilosu 5 milyondan alici bulur. Yaban mersinin yetisecegi yükseklikte topraklar ucuzdur. Çünkü bu yükseklikte tarim olmaz yalmiz kestane ve findik agaci yetisir. Bu rakimda getirisi oldukça iyi olan yaban mersini yetistiriciligi ile hem atil duran toraklar degerlendirilecek hem de büyük gelir kaynagi yaratilacaktir. Yaban mersini halihazirda Güney Amerika, Amerika ve Fransa’dan cranberry türü ithal edilmektedir. Esas para getirecek türü Blue berry denilen türüdür. Cranberry türü de tavalama yapilarak pirinç yetistirilen yerlerde de yetisir. Bunun uzmani Samsun Ziraat Fakültesi’nde Doç Dr. Hüseyin Çelik’dir.
Diger yetistirilmesi gereken üründe Bafra’da çükündürük denilen tursusu yapilan kirmizi seker pancaridir. Bununda antioksidsan özelliginin medysa yoluyla yayilmasindan sonra satis fiyatlari artmistir.
Diger üzerinde durulmasi gereken iki üründen biri brokoli bir digeri ise enginardir. Bu iki ürün bilinçli yapildigi sürece para getirecek alternatif ürünlerdir. Bafra meyve yetistiriciligi ve seracilik içinde çok uygundur.
Pirinç yetistiriciliginde dünyada en çok satan tür olan Basmati türü Bafra’da hiç denenmistir. Ne çeltik yetisticileri ne de çeltik fabrikasi sahipleri böyle bir türün oldugunu bile bilmediklerini ifade etmislerdir. Basmati türü pirinç oldukça pahali satilan ve Avrupa ve ABD aranan bir tür oldugu için Bafra’da denenmesi gerekir.
 
6- Bafra’nin Türkiye’nin organik tarim üretim merkezi olma özelligi vardir. Bunun için devlet destegi sarttir. Devlet Bafra gibi yerleri organik tarim için özel pilot bölge ilan edip özel tesvikler uygulamasi gerekmektedir. Bafra organik tarim ürünü yaninda Bafra balik gölleri kus cennetini birlestirerek organik tarim turizmini rahatlikla gelisltirecek potansiyele sahiptir.
 
7- Türkiye’de 20-30 yil önce 1.5 milyon olan dana{camis} su anda 100 bin civarina düsmüstür. Dünya litaratüründe su bufallosu diye geçen dana binlerce yildan beri anadolunun sartlarina adapte olmus dogal sulak ortamda yasamayi seven hem sütü hem yogurdu , tereyagi, peyniri çok degerli olan bir hayvandir. Kizilirmak deltasi ve balik gölleri çevresi bu hayvanin yetismersi için çok uygundur. Bakimi da fazla masrafli degildir. Hükümet de manda yetistiriciligine tesvik vermektedir. Fakat bu hayvanin sütünü yogurdunu genis anlamda endüstriyel olarak degerlendirilmek mümkündür.
 
 
8-Bafra’da eskiden herkes tarafindan taninan sayilan ve sözüne, dürüstlügüne güvenilen kanaat önderleri vardi simdi onlar artik yoktur. Modern yasam herkesi kendi sorunlariini çözmeyle basbasa birakmistir. Bu kanaat önderlerinin yeri doldurulamamistir. Bu açigi Bafra halkinin örgütlenerek kapatmasi zorunludur.Bu organizasyonlar toplumun bilinçlenmesine de yardimci olur.
Toplum esas sorunlardan uzaklastirilarak gereksiz konulara yogunlastirilarak pasifize edilmis tek basina mücadele edemeyecek sekle sokulmus oldugundan bu tip organizasyonlar çok önemlidir.  
Aslinda Bafra dünyanin en bereketli topraklarina sahip olmasina ragmen global alanda gelismekte olan ülkeler üzerinde oynanan oyunlardan nasibini alarak kaderine terkedilmis bir yer haline gelmistir.
 
Sonuç:
 
Emperyalist güçler 19 yüzyildan baslamak üzere ticari, askeri, diplomatik yollar kullanarak diger ülkeleri en iyi sekilde nasil sömüreceklerinin alt yapisini olusturmuslardir.
Bu sömürü düzenine karsi ilk defa 19222-1923 zaferle çikan Türkiye Cumhuriyeti olmustur. Hem I. Dünya Savasi hem II. Dünya Savasi emperyalist güçler arasinda pastanin paylasilma mücadelesi konusunda uzlasamama üzerine çikmistir.
Artik bu güçler birbirleri arasinda savas degil isbirligi yapmaktadirlar. Artik global stratejik taktikler degismistir. Bu taktikleri iyi takip edip ona göre pozisyon almak gerekmektedir.
 
Artik topla tüfekle isgal metodu geride kalmistir. Çok pahali ve tehlikelidir. Bu en son asamada kullanilmaktadir. Bir ülkenin bagimsizligini elinden almak o ülkeye hakim olmak için onu önce borçlandirmak sonra da o ülkenin gida zinciri tekelini ele geçirmek yeterlidir. Türkiye’nin nasil hizli sekilde borçlandirildigini bir üretim ülkesi degil bir tüketim ülkesi sekline sokuldugu çok açik olarak görünmektedir..
Türkiyeyi bekleyen en büyük tehlike gida güvenliginin gittikçe elinden alinmasidir.
Ülke çiftçisinin her yil yetistirdigi ürünün bir kismini tohumluk olarak saklayip bir dahaki sene kullanmasi elinden alinmis. Türk çiftçisi bir dahaki sene ürün vermeyen yabanci sirketlerin ürettigi hibrit tohumlara mahkum edilmistir. Bu tohumlari yabanci sirketler herhangi bir nedenden dolayi Türkiyeye satamiyacaklarini bildirdiklerinde çiftçinin diger bir altertnatifi yoktur. Türkiye’de çikarilan 2006 Kasim tarihli tohumculuk yasasi bu sömürünün alt yapisini hazirlamistir. Çiftçinin binlerce yildir kullandigi dogal tohumlarinin ticareti tohum islahi  adi altinda yasaklanmistir. Bundan dolayi kendi kendine döllenen dogal tohumlarimiz kaybolmaya yüz tutmustur.
Bu yeni sömürü metoduna artik biyo-kolonizm veya biyo -emperyalizm denmektedir.
Bu metodoloji içindeki diger oyunda gelismekte olan ülkelerin ekilebilir topraklarini yok pahasina ele geçirmektir. Bunun da yeni adi arazi gaspçiligidir{land grab}. Bu oyunda bütün dünyada oynanmaya baslanmistir.
Bafra ovasinda gibi dünyanin en bereketli topraginda çiftçilerin ürünlerinden bir sey kazanamamasi bu oyunlarin bir uzantisidir. Biz üzerinde oturdugumuz zenginligin fazla farkinda degiliz fakat Amerikali, Alman, Japon ,Israilli bunun çok iyi farkinda bu topraklarda bir an evvel yatirim yapmak istiyorlar. Eger biz bu kisir döngüyü kirip bu topraklari degerlendiremezsek onlar gelip degerlendirecek. Bize de bakin yabanci sermaye geliyor diye alkis tutturulacak. Büyük çogunluk ise gerçeklerin farkinda olmayacak.
Farkinda olmadigimiz diger birseyde göz göre göre bakir doganin enerji üretimi ugruna yok edilip insanlarin sagligiyla oynanmasidir.  
Dünyanin en güzel kiyilarina sahip Sinop’da Atom Santrali yapilmak üzeredir. Burada Atom Santrali yapildigi anda Sinop’dan basliyarak Bafra ve ötesine kadar deniz, sahil ve toprak seridi ile insanlar ve diger canlilar radyasyon tehlikesi ile karsi karsiya yasayacaklardir. Bafra ovasi gibi çok verimli arazilerden tutun Karadeniz geri dönülmez sekilde radyasyon kirlenmesine maruz kalacaktir. Bu insanlik adina doga adina büyük bir cinayettir. Kesinlikle bu bölge halki bu Santralin yapimina karsi duyarli olmali belli kamuoyu yaratmalidir. Dünyanin en güzel tabiat harikasi Rize’deki Firtina Dereseinde
Hidroelektrik santrali yapilma plani ise diger bir çevre katliamidir.
Alternatif enerjileri kullanmak artik mümkündür bunlardan biri ise rüzgar enerjisinden enerji elde etmektir.
 
Insanlari bir merkezden sürü gibi gütme dogruyu yanlis, yanlisi dogru olarak benimsetme politikalari çok daha kapsamli bir sekilde islemekte insanlar yanlis bilgilerle yanlis yönlendirmelerle kolayca sömürülmektedir.
 
16. yüzyilda Andolu ozani düsünce adami Kaygusuz Abdal bu konuda söyle der
 
Uyur idik uyandirdilar
Diriye saydilar bizi
Koyun olduk ses aldik {verilen emirleri anlamaya basladik}
Sürüye saydilar bizi
 
Pir sultan Abdal bundan 500 yil evvel dile getirdigi isyaninda koyun yerine konulup sürü muamelesi yapildigina isyan ediyor.
 
Uyur idim uyandim
Her isteyene verdim inandim
 
Dizeleri yine Pir Sultab Abdal’a aittir.
 
Bugün bu sistem o kadar güzel isletiliyorki toplumun büyük bir kismi  bir sürü gibi güdüldügüne uyanmiyor. Nasil sömürüldügünün farkinda bile olmuyor. Uyansa da örgütlü ve güçlü olmadigindan yapacak birseyi yok.
Bafra halkinin çikarlarini ve Bafranin gelecegini teminata almasi için demokratik haklari ve hukuki kurallar çerçevesinde sivil toplum örgütleri seklinde örgütlenmesi gerekmektedir.
Umutsuzluk herseyi basindan kaybetmek demektir. Benim de dostum olan 80 küsür yasindaki Hayrettin Karaca’nin tek basina baslattigi mücadele dünyaca taninmis bir çevre kurulusu TEMA’ya dönme örnegi ortadadir
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.